Önsöz

Kıymetli okuyucularımız,

         (Fena İtiyatla Mücadele Derneği) üyesi -ismini maalesef hatırlayamadığım- münevver bir gencin emrivakileri ile sohbet şeklinde takdim ettiğimiz bir konferansın, biraz daha çalışılarak, kitap şekline konuluşu ile karşınızdayız.

         Daha önce, diyaloglar şeklinde kaleme aldığımız, zamanın aydın sayılanlarıyla yapılan konuşmaları da, neşrettiğimiz dergilerden alarak bu kitaba ekledik. Böylece ikinci kısım meydana geldi. Konumuzla ilgili idi bu konuşmalar da…

            Eğer bu küçük gayretimizle büyük milletimizin düşünebilen fertlerine ışık tutacak bir eser verebildikse emeklerimiz boşa gitmemiş olacaktır ki, çok sevineceğiz.    

            Sebep olan aziz dernek mensuplarına, tetkik ve tenkitleriyle bizleri ikaz edecek aydın ve muhterem okuyucularımıza teşekkürler ederiz…

            Selam Size.

İkinci Baskıya Önsöz’den

          Münevver olalım diye gözümüzü aydın kılan, yolumuzu ışıklandıran en-Nur (Hz.)’ne çok müteşekkiriz. O’nun münevver (aydın) elçilerine selam olsun, ki O’ndan bizlere, aydınlığa çağrı mesajları taşımışlardır.

           Bu mesajlar olmasa idi, insanlar karanlıklarda kendilerine ulaştırıcı yolu nasıl seçerlerdi? Şüphesiz insanlar, doğru yolu her imkanda arayıp aramadıklarından mes’ul (sorumlu)durlar. İnsan, insanlığını yaşıyor bulunuyorsa, doğruyu aramadan edemez.

         Ancak bu arayıcılık durmayacağından -nasıl ki hayat dinamikleri de durmaz-, gündüz-gece demeden akıp giden ömrünün problemlerini doğruya en yakın şekilde çözme çabalarını sürdürecektir.     İnsan güneşli günlerde gözünü kapamamışsa; uyumuyorsa, tabiatiyle münevverdir, yoluna görerek devam eder. Fakat, arayıcılığı geceleri de devam edecekse, gözü açıkta da olsa, sun’i (yapma) ışıklar da yaksa doğruya isabet etmesi zorlaşacaktır. Gecenin bitmesini, karanlıkların gitmesini bekleyecek kadar sabrı olanlar elbette yanlış yola, çıkmaz sokaklara sapma tehlikesini atlatma imkanlarını israf etmemiş olurlar. …