İbrahim Burak Aydın tarafından

Değerlendiren: İbrahim Burak Aydın

Tarih: Ağustos – 2021

MÜNEVVER ANLAYIŞIMIZ

Tarihin en uzun süren devletimiz nasıl olur da bu düşüşü yaşamıştır? Bu düşüş sadece ekonomik bakımdan değil, kültürel bakımdan da düşmektir. Peki ya bu etkenler nelerdir? Toprak mı verimsiz? Üç tarafı denizlerle çevirili dört mevsimin yaşandığı çok güzel topraklarımız var. Gençler mi kabiliyetsiz? Her imkanda dünya birincilikleri ile doludur. İhtiyarlar mı nasihatsız? Yaşlılarımız küçüklerinin kötü iş yapmasını asla istemezler. Peki ya topyekûn güçsüz bir millet miyiz? Cevap hayır. Düşüşümüz sebebi, halk ile aydınlar tabakası arasında uçurumlar girmiş olması. Aydın tabakamız olan münevverlerimizin, tarihe, dine, aileye olan bağlılıklarını kaybetmiş olması. Yani kitabımızın da başlığı olan Münevverlerimiz(!) bu ülkeyi hasta yapmışlardır. Türk milleti, tarihini her devrinde, ne çekmişse bu yarı aydınlardan ve onların ihanetinden çekmiştir. Büyük şehirlerdeki mağaza mankenleri gibi, veya bir fabrika makinaları gibi, hedefi başkaları tarafından çizilmiş işlere alet olmak için yetiştirilen bu sözde münevverler, bu yurdun hakiki sahiplerine bir şey vermemiş, pek çok vasıtalara sahip olan halkın varını yok etmeye çalışmış, ona bir zerre irfan götürmemiştir. Bundan dolayı bizim tek ümidimiz halktır.

Peki ya münevver kime denir, kim münevver olabilir. Öncelikle münevverin kelime anlamına bakacak olursak; parlatılmış, aydınlatılmış, ışıklı manalarınadır. Aydınlanmış, karanlıktan kurtulmuş insana denir. Münevverde olması gerekenler şunlardır; öncelikle kendisine ait olan sınırı bilmeli, yaratıcısının kudretini anlamalıdır. Kendisine ait olan ülkünün insanlara yüklediği yükümlülüklerin neler olduğunu bilmeli, ve en önemlisi bilmediğini bilmelidir.

Türkiye’ye bakacak olursak doğru dürüst bir münevver yoktur. Dış ülkelerden bakanlar Türkiye’deki aydınları dinsiz olarak görmekte. Bizim eğitimimizden çıkan aydınlar kötü yetiştiriliyor. Bu münevverlere (!) bakacak olursak Müslümanım derler lakin İslam hakkında tezat düşünceler savururlar. Mesela İslam’ı “öte dünya nizamı olan din” olarak savunan, heykelciliği İslami sanat olarak düşünen çakma münevverler de var. Örnekler çok fazla. Hani bir münevverin bu konuda ya da şu konuda herhangi bir bilgim yok demesini anlarız. Kuran da “İyice bilmediğin bir şeyin peşine düşme” diye bize emir vermektedir. İnsanın kendisini bilmesi lazım yoksa münevver olamaz. Münevver insan kendi halkına kendini kanıtlamadan dünyaya açılması doğru değil.

Sözde aydınlarımızın rastgele, kulaktan dolma bilgiler ile olayları tasvip etmesi ve batı hayranlığı ile onları savunması münevverlik değildir. Bunlar, İslam’ın kadın hakkındaki görüşlerini yalan yanlış vermektedir. Hayranlık duyduğu batının ne kadar değer vermediğini görmezden gelir. Örnek verecek olursak, İsviçre anayasasının kadınlara seçme seçilme hakkını vermemesi, Londra’da kadınların cinsiyetler arasında eşitliğe doğru ilerleyişini durdurmak temalı bir derneğin var olması gibi bir çok örnek bulunmakta. Bu sözde aydınlar İslam’ın kadın-erkek eşitliğinin üzerinden çok oynarlar ki, bilmezler İslam’ın bu konuda ne kadar hassas olduklarını. Kur'ân’da Nisâ ve Ali İmran surelerinde geçen kadın-erkek eşitliği ve Peygamber efendimizin veda hutbesindeki Allah’ı şahit tutarak verdiği onca kadın hakları kararlarını bilmezler. Bilmedikleri konuda yorum yapmak münevverlerin işi değildir ve bu yorumları yapanlar münevver değillerdir.

(Hocamız kadın hakları hakkında sözde münevverlerin yalan yanlış bilgilerine ithafen doğrularını bir başlık altında toplamış). Kadın azizdir. İslam’da kadın en yüksek dereceye çıkarılmıştır ve erkekler gibi haklara sahiptir. Boşanma hakkına, kadının sahip olduğunu bile söylemektedir. Lakin sözde aydınların, kadını, ana olarak, aile olarak, evlat olarak, kardeş olarak bu kadar aziz iken, tam tersine bir anlayışla zelil göstermesi bilgisizliktir, cahilliktir. İslam kadını bir süs, bir zevk aleti, işçi olarak görmeyi reddeder. Bu aydınlar bu hususları görmeden nasıl tenkit edebilirler anlaşılır gibi değil.

Hocamız ikinci bölümde, çoğu kişinin ya içinde olduğu ya da şahit olduğu günlük diyaloglara örnek vermiştir. Tabi hepsi farklı temalı konular. Bu diyalogların çoğunluğunun ana mesajı, toplumumuzda görülen çeyrek münevverlerin, bildiğini zannedip konuşması ve bu konuşmaların günlük hayatta sıklıkla duyduğumuz konular olması. Bu konular tartışma ortamlarında çok güzel fikirler sunmakta.

 3. Bölüm

Bu devirde yolumuzu bilmek ve yönümüzü belirtmekle mükellefiz. Birinci meselemiz insanlığımızı muhafaza edebilmek. Lakin insanlığımız tehlike altında. Kendinin hayvan, bitki, cansız varlık olduğunu iddia edenler var. İnsanlar neden insan yaratıldıkları halde insanlıktan istifa edercesine maymunlaşırlar, kurtlaşırlar, kuzulaşırlar, nebatlaşırlar? Bunun sebebi cahiliyettir, bilgisizliktir. Ki bunun sonucunda kölelik de gelmektedir. İnsanlar yeterli ilme doymamışsa, bir başka insanı yeterli görerek, onun doğrularına bağlanarak doğruyu eğriden seçemezler. Bu zümreyi bilgi kurtaracaktır.

Yorumlar

Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?

Yorum Yaz