Münevver Anlayışımız kitabından
Ahsen Sosan tarafından
Değerlendiren: Ahsen Sosan (Muş Alparslan Üniversitesi – İşletme)
Tarih: Ağustos – 2021
MÜNEVVER ANLAYIŞIMIZ
Sürekli sadece okuyan insan, bir süre sonra düşünmeyi unutur. Bildikleri veya bildiğini zannettikleri çoğalır, fakat kendine ait fikir ve düşünceleri azalır. Okuduklarını düşünmeyerek ve zihninin süzgecinde elemeyerek hayatına devam eder. Dolayısıyla doğru ile yanlışı ayırt eden kırmızı çizgisini şaşırmış olur. Okuduklarını ezberler ve taklit eder. Başkasının kafasıyla yaşamak gibi bir şeydir bu. Okumak elbette ki güzel bir iştir lakin düşünmeden okumak kişiye bir şey katmaz, olsa olsa kişiliğinden ve benliğinden çalıp götürür. Böyle insanların anlayışı daima kıttır. “Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır.” der Eflatun. Ruhunun konuşmasına izin vermeyen, onu başka ruhların seslerine mahkum edenlerden sağlıklı ve yararlı fikirler işitmeyi beklemek nasıl mümkün olabilir?
Ülkemizde ‘aydın’ diye nitelendirdiğimiz bir kesim vardır. Bu kesimin çoğunluğunun kendine ait bir fikri yoktur, sadece tahsilleri vardır. Oysa aydın olmanın koşulu okumuş olmak değildir. Nice aydın insanlar vardır ki belli bir tahsilleri olmadığı halde geleceğe bir ışıktırlar. Ve nice cahil insanlar vardır ki birkaç üniversite bitirmiş olmalarına rağmen toplumu ve kendilerini karanlıklara sürüklemeye sebeptirler. Bu cahil aydınların en büyük hatalarından biri de dine karşı mesafeli durmak ve dini hayattan uzaklaştırabileceklerine inanmalarıdır. Çekmegil konuyu etraflıca açıklamış, ilgili birçok görüş ve alıntılara yer vermiştir kitabında.
Çekmegil eserinde “Münevver” ile “aydın” arasındaki ince farkları detaylandırmış ve farkındalık kazandırmıştır. Günümüzde tahsilli ve batıya uyumlu insanlar “aydın insanlar” addedilmektedir. Aydın olmanın koşulları bunlara bağlanmıştır oysa münevver olmanın hususları çok çok farklıdır. Birbirine çok benziyormuş gibi görünen ama ince nüanslarla ayrılan bu iki kelimeyi ciddi analizlerle ortaya koyan Çekmegil, münevver olmanın koşullarını özetle şöyle belirtmiştir:
“Kendini bilmesi, kendisine bilme meziyetlerini vereni bilmesi , kusur ve meziyetleriyle aczini ve neleri yapmaya muktedir olduğunu bilmesi…”
Çekmegil kitapta şöyle bir paragrafa yer veriyor ki buraya aktarmak isterim:
“Aydın geçinenlerimiz gerinin gerisidir… İlerlemeye engel olanlarımız asıl bunlardır. Hırsızlık eden bunlar, vergi kaçıran bunlar, halkı aldatan bunlardır. Hiç yoktan bir ileri-geri meselesi çıkararak, akrabalarını dağdan aşıran, saltanatını devam ettiren palavracılar takımı hep bunlardır.”
Bilmiş, aydın insanların bizlere vereceği zararın, aydın olmayan sıradan insanlarımıza nazaran çok daha tehlikeli olduğunun altını çiziyor. Ve yarım münevverlerin ne denli tehlikeli olduklarını söylüyor.
“İslamda kadın” konusuna da yer veren yazarımız, ezberci İslam karşıtlarının sürekli dile getirdiği belli başlı konulara ustaca açıklık getirmiş ve kıssalarla detaylandırmıştır. Veda Hutbesi’nde de değinilen bu konunun hassaslığı barizdir. Kendini bilmezler, İslam’ı gericilikle nitelendirmeye çalışsalar bile İslam dünü, bugünü ve yarını aydınlatan bir rehberdir.
Çok verim aldığım bu eseri birkaç kere daha okuyacağım. Bana öyle geliyor ki her okuduğumda tekrar tekrar etkilenecek ve değerlendireceğim. Her seferinde farklı başlıklarla devam ediyor olması ve bölümlere ayrılmış olmasını çok beğendiğimi söylemek isterim. Yerine göre sert cümleler barındıran bu eser, hikayeler şeklinde düzenlenmiş olması ile okuma hızımı arttırdı diyebilirim. Diğer yandan kitapta alıntı kısmının çok fazla oluşunu hem beğendiğimi hem de beni biraz sıktığını söyleyebilirim. Alıntılar elbette yerinde ve güzellerdi ama yoğunluklu bir şekilde Çekmegil’in cümlelerini tercih ederdim.
M. Said Çekmegil ile çok geç tanışmış olmama üzülüyorum. Hayatıma yeniden yön vermemi sağlayacak tespitleri ve cümleleri ile haşır neşir oldum. Etkinlik sonrasında da bulabildiğim eserlerini okumaya devam edeceğimi düşünüyorum.
Allah razı olsun.
Yorumlar
Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?