Büşra Karaca tarafından

Değerlendiren: Büşra Karaca (Okul Öncesi Öğretmenliği – 2. Sınıf)

Tarih: Ağustos – 2021 

MÜNEVVER ANLAYIŞIMIZ

Münevver kimdir? Münevver kim olabilir? Münevver olabilmek için ne gibi özelliklere sahip olmak gerekir? Ve daha nice “münevver” ile başlayan soruların cevaplandırıldığı, günümüzde hala problem olmaya devam eden konuların güzel tezler ile argümanlarının üretildiği ve de bunların diyalog şeklinde kaleme alınması ile akılda kalıcılığının arttırılmasının sağlandığı kitap; “Münevver Anlayışımız”.

Kitap beş bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde Sayın Çekmegil, yukarıda yazmış bulunduğum soruların cevaplarını işlemiştir. Münevver olabilmenin asgari özelliklerini sunmuştur.

“Kendini bilmesi, kendisine bilme meziyetlerini vereni bilmesi, kusur ve meziyetleriyle aczini ve neleri yapmaya muktedir olduğunu bilmesi… Aydınlığa çıkabilmenin ilk şartlarıdır.”

Kendilerini aydın olarak ilan edenlerin nasıl topluma zarar verdikleri kaleme alınmıştır. Birçok ünlü doç., prof. ve dr. ünvanlarına sahip gerçek münevver kişilerin sorunların tespitindeki düşünceleri kaleme alınmıştır. Bu bölümü okuduktan sonra münevver kişileri kendimin de nasıl yanlış olarak tanımladığımın farkına vardım. Çünkü benim için okuyan, belli bir alanda uzmanlaşmış ve kendi alanında önemli işler yapan insanlar aydın kimselerdi. Fakat Münevver Anlayışımız kitabı ve özellikle bu bölüm bana öğretti ki; Münevverlik ölçüsünün birinci şartı “İSLAMİYETTİR”. Eğer biz inananlar Kur’an-ı Kerim’in en doğruya yönlendiren kurallar kitabı, anayasamız olduğunu kabul ediyorsak ve bu anayasayı oluşturanın bizi yaratan yaratıcı olduğunu farkında isek ve de yarattığını en iyi bilen kişinin elbette ki yaratan olduğu şeklindeki teslimiyete sahipsek işte o zaman münevver olma yolundaki ilk adımı atmış bulunuruz. Sayın Çekmegil’in de kitabında eleştirdiği konu olan sözde münevverlerin oluşturmuş olduğu eğitim sisteminde yetiştirilen bireylerin de ancak sözde olabileceklerdir. Eğitim sistemi tamamen yaratıcıdan bağımsız olarak öğretilirken, “ALLAHSIZ” argümanlara sahipken, elbette ki yetişen bireyler de sözde münevver olabileceklerdir (Buna ben de dâhil).

Bu kitabın diğer en dikkat çekici noktalarından biri ise sözde münevverlerin topluma verdiği zararlardır. İslamiyet’e elbette ki bir zarar veremezler zira onun koruyucusu Allah’tır. Fakat burada toplumun zarar görmesindeki temel neden, yine toplumdan kaynaklanmaktadır. Kendine bahşedilen aklı kullanmadan, sorgulamadan söylenenleri kabul eden bireyler, toplumun yozlaşmasına sebep birinci aktör ve aktristler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Buna sebep olan nedenlerden birisi “münevver olamamak” diğeri de “münevver kimdir” sorusunun cevabını bilememektir ki bu iki konu karşılıklı olarak etkileşim içerisindedir. 

Birinci kısımda diğer en çok dikkat çeken konu da kadının İslamiyet’deki konumudur. Sözde münevver kişiler, kendilerinin ileri, İslamiyet’in ise gerici olduğunu ifade ederken sloganlaşmış birkaç argümanlarını kadınlar üzerinden savunmaktadırlar. Buradaki hatayı ise ben, biz inananlarda bulmaktayım. Sözde münevverler kendi savundukları konuları iyi bir şekilde yayarak kendilerine destekçi toplamakta çok iyi bir başarı yakalarken, hak din olan İslam’da bulunan konuların iyi bir şekilde anlatılmaması bizlerin suçudur. Zira Müslüman kadınlar arasında dâhi bu konular fitne aracı olarak kullanılmaktadır. Belki tezlerimizi iyi üretemiyorduk, belki de iyi argümanlar sunamıyorduk. Münevver Anlayışımız kitabı iki hususu da iyi bir şekilde ele almayı başarmış ve Kadınlar üzerinden yaratılmaya çalışılan yanlışların açıklığa kavuşturulmasını sağlamıştır. Bu noktada bu kısım kadınlık ve İslam üzerinde yaşanılan tartışmalarda kullanılabilecek bir kaynak olma kapasitesinde bulunmaktadır.

Kitabın ikinci kısmına gelecek olursak; bu kısımda, hala güncelliğini koruyan sorunların sözde münevver ve sözde yobaz insanlar arasındaki diyaloglar şeklinde işlendiğine şahit olmaktayız. Birçok gerçek hikâyenin kaleme alındığı bölüm, sorunların argümanlarının yerinde ve iyi bir şekilde verilişi ve sorunlara güzel cevapların iletilmesi sonunda da Hakk’ın ortaya çıkarılmasının en güzel örneklerini taşımaktadır. Bu noktada kitap okuyucularına bu gibi problemler ile karşılaştıklarında nasıl bir savunma yapacaklarını güzel bir şekilde İzah etmektedir.

İslamiyet ve Kur’an-ı Kerim tüm noksanlardan uzak, siyaset, iktisat ve sosyal aslında dünyalık her konuyu kapsayan ve yol gösteren bir anayasadır. Bu bağlamda İslam’ın bu gibi konulardan ayrı tutulmaya çalışılması ahmaklıktır.

Kitabın üçüncü bölümü “şahsiyet” mevzusunu ele almaktadır. Münevver olabilmek için şahsiyet sahibi olmak gerekmektedir zira “Şahsiyet insanın kime ve neye olursa olsun, körü körüne itaati reddettiği ve aklın, ruhun üstün değerini kabul ettiği yerde başlar”. Bu noktada hür bir akla sahip olmanın şahsiyet sahibi olabilme için gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu konu ile bağlantılı olarak “İslamiyet’de Köle ve Cariyelik” konusu kitabın dördüncü kısmında işlenmiştir. Köleliğin İslam’da sadece zaruri şartlarda gerçekleştiği bu zamanlarda bile kölelere sunulan birçok hakkın bulunduğu açıklanmaktadır.

Son bölümde ise Münevver Anlayışımız kitabını okuyan kişilerin yazmış oldukları eleştiri yazıları bulunmaktadır.

Münevver Anlayışımız kitabı ürettiği tez ve argümanları ile tartışma meclislerinde başvurulacak bir kaynak olarak dikkat çekmektedir.

 

Yorumlar

Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?

Yorum Yaz