Derya Dayan tarafından

Değerlendiren: Derya Dayan

Tarih: Eylül – 2021

VAHYE GÖRE BÜYÜK ZULÜM

Tüm kitaplarında konuları işlerken göstermiş olduğu titizliği burada daha çok kavrarız. Çünkü Çekmegil her kitabında Allahu Teala'nın emrettiği, bizlere vahyettiği söz ve davranışlardan bahsederken mutlaka sure ismi hatta kaçıncı ayet olduğunu dahi açıklar. Bu kitapta da bizlere bu titizliği herkesin göstermediğini ve herhangi bir delil sunmadan araştırıldığında Kur'ân'ı Kerîm’de yazılanların doğruluğuna ulaşılamayan asılsız, sözde Rabbimizin buyurduğu birçok hadiseden bahsedilerek, zulme yeni bir anlam kazandırılıp başka bir açıdan bakmamızı sağlıyor.

Bir beşer için bile demediğini dedi demek yalandır ve bunu doğru sanarak buhrana düşenlere, bu yapılan zulümken; peygamber efendimizin söylemediği şeyler için Rasulullah söyledi demek daha büyük zulümdür. Yüce yaratıcımız Allah Teala’nın demediğini dedi demek ise, O'nun kurtarıcı yolunu, ilmi yöne eğilmemişler yanında, karanlıklar arasında seçilmez hale getireceği ve tebliğlere yanlış istikametler vereceği için olsa gerek, en büyük zulüm olarak belirlenmiştir.

Çekmegil’in isim vermek istemese de mecbur kalarak yapmış olduğu; belki iyi niyetinden belki de gerçekten istediği için birçok olayı hiçbir delil sunmadan, bakıldığında Kur'ân-ı Kerîm’de geçmemesine rağmen ‘Allah şöyle buyurdu’, ‘şu peygamber böyle söyledi’ diyerek hatta ‘Allah Cebrail'in vasıtasıyla falanca kişiye şunu söyledi’ gibi olaylar, gerçekliği sorgulanmadan rahatlıkla ortaya konulmuş. Burada gösterilen zulüm ifade eden alıntıların mesullerinden, fıkıhsız bir din gayretinin emarelerini hissediyoruz. Bu zulüm karışmış kitaplarda faydalı telkinlerin olduğunu da söylüyor Çekmegil. Kimisinde iyi niyet de mevcut ancak İyi Niyet Anlayışımız eserinde de kavradığımız bir gerçek var ki; ilmi bir dikkatin zayıflığının gölgelediği kesimler, ölçüsüzlüğün de getirdiği kişiliksizler, insanımızı, niyetleri iyi de olsa böylesi çirkinliklere düşmekten kurtarmıyor ne yazık ki.

Bahsedilen yazılara ek olarak, mealler de yanlış anlaşılmış ve yanlış aktarılmış olmakla birlikte, tefsirler de maalesef ki farklı farklı yazılmış bulunmakta. Bu yüzdendir ki delili bulunsa dahi çevirisi yanlış yapılabilen bir ayet-i kerimeyi yanlış algılama sonucu zihnimize öyle kazımakla beraber, kişiden kişiye de yanlış aktarım gerçekleşir. Bunun doğuracağı bir karmaşada; başka bir yerde farklı bir şekilde çevrilmesi sonucu, kendi içimizde ve birbirimiz ile düşeceğimiz ‘hangisi doğru’ soruları olacaktır ki bu da içinden çıkılamaz hale gelip büyük bir kopukluğa neden olacaktır. Bu sebeple efsane ve olayların karıştığı bir kısım eski tefsirler bir yana, dikkatsizliklerle kaleme alınan meallerin taşıdığı manalar mutlaka doğruları ifade etmeyebilir. Delillere dayanmadan bilhassa İslam gibi, ebediyeti saadete veya felakete inkılap ettirebilecek konularda bilmediğini açıklamaya neden olan sözlerden başka, hüküm ifade eden her laf günahtır.

İslam’a uymayan sözleri ve yazıları düzeltmek her müslümanın vazifesidir. Çekmegil’in bu eseri de bir kısım ilim erbablarının eserlerini tenkit mahiyetindedir. “Zulüm karışmış kitaplara 33 örnek” başlığı altında bu kitapların içeriğinden bahsetmiş; delilsiz, ilmi bir kaynağı olmayan kimilerine iftira diye eleştirilerde bulunarak bizlerinde bunların farkına varmamıza vesile olmuştur. Ve Nisa suresinden (4/50) "Şunlara bak, Allah'a karşı nasıl olmadık yalan düzüyorlar? Bu apaçık bir günahtır" ayetini de delil olarak sunmuştur.

Rabbimiz adına, peygamberler adına konuşmak geçmişten günümüze çoğu zaman yapılan bir hatadır. Hüküm cümleleri kurup onları öyle sarf ederiz ki sanki bu tamamen gerçektir, bunun aksini iddia edene, doğru bulmayana da hemen kafir, günahkar gibi kötü sıfatlar yapıştırırız. Bazen de tefsir ve meallerden anlaşılan manaları ayetin manası zannederiz. Allah adına konuşmak ona vekil olmak demektir. Allah ise vekaleti kabul etmiyor. Bu sebeple Allah şöyle diyor gibi cümleler kurmak yerine ‘benim anladığım şudur’ şeklinde yorum cümleleri kurulmalıdır. Vahye Göre Büyük Zulüm'ü bol örnekli ve detaylı anlatımı ile bazen birkaç kez okuma ve tekrar tekrar düşünerek hakikati zihnimize kazıyarak; araştırma, irdeleme bir şeyleri ham haliyle kabul edip zihnin en derinlerine bozulmasını engelleyecek ve buna yeltenenleri kötü tabirlerle dışlayacak şekilde değilde doğruğundan emin olarak kanıt arayarak kavramak gerektiğinin farkına varırız.

Dinimiz sadece yazılı olarak değil sözlü ve fiili davranışlar ile de sabote edilmeye çalışılmış ve hala çalışılmaktadır. Allahu Teala’nın bizlere bahşettiği büyük nimet olan aklımız bu tür tuzaklara düşmeye izin vermemeli, böylesine acı tehlikelere düşme dikkatsizliğinde bulunan kimseler; herhangi bir hıyanetten değil belki de Kur'ân’dan uzakta, disiplinsiz bir din gayretinden kaynaklanıyor olsa gerek. Allah böyle kimseler olmaktan bizleri korusun inşallah.

 

Yorumlar

Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?

Yorum Yaz