Milliyet Anlayışımız kitabından
Ahsen Sosan tarafından
Tarih: Nisan 2021
MİLLİYET ANLAYIŞIMIZ
Okumaya başlayınca daha sayfayı bitirmeden durakladım ve kendimi yokladım. "Millet ne demek?" diye sordum ve o an farkettim ki içten bir tanım yerine basmakalıp tanımlar zihnime üşüşüyor. Belki de 'İman Anlayışımız" kitabının özet- değerlendirme yazısında bahsettiğim hazırcı gençliğin bir parçası halindeyimdir.
Kendimi sorgulamaktan alıkoyamıyorum. Bundan gocunmuyorum çünkü Müslüman araştırmacı ve sorgulayıcı olmalıdır. Bu eser ile beraber eksiklerimi gördüysem ve tamamlama gayretinde bulunuyorsam ne mutlu bana. Millet kelimesine dönecek olursak sık sık duyduğumuz ve kullandığımız bu kelimeyi materyalist ve fikirsizlerle incelemek yerine en muteber kaynak olan Kur'an-ı Hakim ve ondan ayrılmayan İslamiyet'le incelemiştir yazarımız. Kitapta da verilen Bakara Sûresi’nin 120. ayetinin mealine bakacak olursak "Sen milletlerine tabii olmadıkça ne Yehud , ne Nasara senden asla hoşnut da olmazlar; her halde yol, Allah yolu de. Şânım hakkı için sana vahy ile gelen bu kadar ilimden sonra bilfarz onların hevâlarına tâbi olacak olsan Allah'tan sana ne bir velî bulunur ne bir nâsır." Meâlde din diye çevrilen millet kelimesi, Allah'ın peygamberleri aracılığıyla insanlara bildirdiği onları Allah'a yakınlaştıran yoldur. Gördüğümüz gibi millet kelimesi tamamen din olarak tercüme edilmiştir.
SON OSMANLI
Bölümün ilk sayfalarında Osmanlı tarihinde Müslümanlığın gerektirdiği milliyetçilik anlayışı ile yönetilen devletin yüceliği ile Hz. İbrahim'in temsil ettiği milliyetçiliği unutarak bozulan Arapları anlatmaktadır. Ve devamında şöyle bir ayet yer alıyor: "…eğer tersine giderseniz başka bir kavmi tutar yerinize getirir."
Arkadaşlar unutmamalıyız ki asıl hayat bizler için ahiret hayatıdır. Onu kazanmanın yolu iman ve takva adam geçer. Allah'ın emir ve yasaklarını bilip ona göre bir hayat sürmeliyiz. Ve şunu da bilmeliyiz ki İslamiyet’i parçalamak için içimize sokulmuş çeşitli hiyanet teşekküllerine düşmemeli ve yoldan ayrılmamalıyız. Araplar olsun diğer bütün kavimler olsun, eğer gayrimüslimlerden sirayet eden kavmiyetçilik illetini milliyetçilik yerine koymaya kalkarsalar, elbette Allah'dan uzaklaşarak yalnız ve parçalar halinde kalırlar.
Şimdi biraz da Tanzimat Fermanı'ndan bahsetmek istiyorum. Ben şimdiye kadar bu fermanı asla İslam karşıtı olarak düşünmemiştim. Bu kitap biraz olsun gözümü açtı ve gerçekleri öğrenmemi sağladı, beni araştırmaya itti. Kitapta belirtildiği gibi "eğer gayeleri milleti samimiyetle kurtarmak olsaydı, her şeyden evvel İslamiyet’i esaslı ve ciddi bir tetkikle işe başlarlar; ilmî bir seferberlik açarlardı. O zaman aradıkları hazinelerin anahtarlarının İslam'da olduğunu görür, ebediyetlerini tehlikeye atmazlardı."
ÇÖKÜŞ
Bu bölümde 22 maddelik düsturun maddelerini okurken bir yandan da dünyamızı düşündüm. Mesela 6. madde de diyor ki: "Hudutsuz bir lüks, baş döndürücü modalar icat etmeli, çılgınca israfı teşvik eylemeli." Bu maddeyi düşünelim arkadaşlar. N. Fazıl Kısakürek'in dediği gibi "açlıktan beline taş bağlayan peygamberin doymak bilmeyen ümmetiyiz." Günümüz toplumlarına şöyle bir baktığımızda yapılan yiyecek ve içecek israflarının haddi hesabı olmadığını görmek zor olmasa gerekir. Çöplere atılan ekmekler, dökülen yemekler, boşa akıtılan suların haddi hesabı yok. İslam'da israf ayet ve hadislerle yasaklanmıştır. Aşağıdaki ayet bu yasağı açıkça dile getirir; "Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” Baş döndürücü modalar kısmına da dikkat çekelim. Bu modalar arasında kıyafet modası da vardır. İnsanlarımız hakkı batıldan ayırt etme konusunda artık yetersiz kalıyor ve dinin emri olan tesettür artık gericilik olarak algılanıyor. Avrupa insanına özeniliyor, medeniyet bu çerçevede zannediliyor. Genele bakınca Müslümanları Allah'tan uzaklaştırıp kendilerine benzetmek istemektedirler. Çünkü onlar kendileri gibi olmadıkça sizi aralarında görmek istemez ve sizden razı olmazlar.
MÜSLÜMAN KAVMİYETÇİ OLABİLİR Mİ
Kitaptan direkt alıntı yaparak anlatmak istiyorum. Kahraman Akif'imizin dediği gibi: Ey Cemaat-i Müslimin, siz, ne Arap'sınız, ne Türk'sünüz, ne Arnavut'sunuz, ne Kürt'sünüz, ne Laz'sınız, ne Çerkez'siniz, ancak bir milletin efradısınız ki o milleti- muazzama da İslam’dır. Müslümanlığa veda etmedikçe kavmiyet davasında bulunamazsınız. Kavmiyet gayretine düştükçe de müslüman olamazsınız." Peygamber efendimizin veda hutbesinde "Arab'ın Arap olmayana; beyaz'ın siyah olana hiçbir üstünlüğü yoktur" şeklinde vurgulaması İslam'ın kavmiyetçiliği reddettiğini gösterir.
Genel olarak bakarsak eserden elde ettiğim birtakım kazanımlar var. Kazanımlar beni düşünmeye ve araştırmaya itiyor. Düşünmeliyiz. Kur'an-ı Kerim'de çok sayıda ayette teşvikte bulunulan düşünme eylemi önemli bir insanî çabadır. Sonuç olarak bu eylem bizi diğer yaratılanlardan ayıran temel unsurdur.
Hayırlı işler düşünmek dileğiyle. Selametle kalın.
Yorumlar
Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?