Büşra Karaca tarafından

Tarih: Nisan 2021

 

MİLLİYET ANLAYIŞIMIZ

“MİLLİYET ANLAYIŞIMIZ” kitabı “MİLLET” kelimesinin tahrif olunmuş manalarının verilişi, bu tahriflerin günümüze kadar nasıl hâkim anlam kazandığı ve bunun beraberinde “İSLAM’DA MİLLİYET ANLAYIŞI NEDİR? NASIL OLMALIDIR? sorularına cevaplar sunarak bizlere izah eden ve bir defa daha imanımızı sorgulatan kitap!

Millet kelimesi, herkesin ağzına sakız olmuş olup hak yolda olmayarak ebedi saadette yenilgiye uğramış/uğrayacaklar tarafından, ideolojilerini yaymak amacı ile toplum üzerinde silah olarak kullanılan, bir Müslüman için asıl olan manasının tahrif edilerek parlak gelecekleri inşa edebilecek genç fertlerin şuurlarını kaybetmeleri sağlanarak parçalanmış “İSLAM MİLLETİ” ve ben bu şuursuz ve bozulmuş neslin bir ferdi!

MİLLET ne demektir? Ders kitaplarında yazanın kesinlikle yanlış olduğu kelimedir. Millet, M. Said Çekmegil Hocanın tabiriyle “müşterek gayelerini tahakkuk ettirmek cehdiyle mefkure birliğine yükselen şuurlu insan topluluğudur.” Millet, ne kan bağıdır, ne dil bağıdır, ne ırk ne tarih bağıdır ne de bunların toplamıdır. Eksi ile eksi toplanırsa yine çıkan sonuç EKSİDİR! Ancak bir işlemde öyle sayı olur ki kendisi gerisinde kalanların toplamından çok fazla ve pozitiftir işte o zaman sonuç ARTIDIR! Bu hikâyedeki artı ise tüm eksiklerden uzak, hak ve mutlak doğru olan İSLAM’DIR! Bu nedenle ne kadar eksi toplansa da kendisini sıfırın altına çekemez fakat İSLAM eksileri kendi altında yel ve yeksan eder. Bu nedenledir ki Millet kelimesi ne kadar tahrif edilmeye çalışırsa çalışılsın kendisi tüm açık bilgi ve doğrulara sahip olan Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerîm’in ışığında Müslümanlar için tek doğru olan “İSLAM MİLLİYETİ” olarak hala varlığını sürdürebilmektedir. FAKAT sürdürebilmiş olması herhangi bir bozulma olmadığına delalet değildir! Aksi halde ben bugün bu kitabı okuduğumda “MİLLET” kelimesinin ne demek olduğunu biliyor, sayfaları çevirdikçe hayretler içinde kalmıyor ve imanımda eksiklik korkusu ile üzüntü yaşamıyor olurdum.

Millet kelimesi bize ders kitaplarında dil, tarih, kan, ırk aynılığı olarak öğretilmiştir. Ziya Gökalp Türk Milliyetçiliğinin düşünce babası olarak anlatılmış, fakat kendisinin “İSLAM’A AYKIRI SÖYLEMLERİ” yazılıp çizilmemiştir. Tanzimat Fermanı YORGUN ADAM’IN SIHHATİNE KAVUŞMASI İÇİN BİR ÇIKIŞ KAPISI OLARAK GÖSTERİLMİŞ ANCAK ÖLÜMÜNÜ HIZLANDIRAN BİR NEDEN OLARAK YAZILMAMIŞTIR!  Ender, Mithat paşaların özgürlük ve demokrasi istedikleri yazılmış, yapılan darbe bir “ESARETTEN KURTULUŞ” olarak kaleme alınmış ve bizlere ders kitabı niyetine sunulmuş, FAKAT “Bu ana kadar Âl-i Osman denildi ya bundan sonra daha Âl-i Midhat denilse ne var?” cümleleri bizlere aktarılmamıştır. Bu nedenle tarih, kendi bakış açıları ve ideolojileri ile bizlere öğretilmeye çalışılmış, bu noktada bir MİLLET kelimesinin manaları tahrif edilmiş ve İSLAM MİLLİYETİ anlayışına, biz gören görmezlerin sözde okumuş ama boş okumuşlar olarak cahil kalmamız sağlanmıştır. 

Bir mümin için, hak, kesin ve apaçık doğruların olduğu, yüce yaratanın yarattığının mayasını bilmesinden kaynaklı, onun aklına uygun olacak şekilde gönderdiği ayetler ilk kaynaklardır. M. Said Çekmegil Hoca “Milliyet Anlayışı” kitabında, bu mukaddes kitabın mukaddes ayetlerinden birçok örnekler vermiş, bunun neticesinde bizlere gerçek milliyet kavramının ne olduğunu belirtmiştir. 

“Bir de Yehud ve Nasara olun ki hidayet bulasınız dediler. De ki: Hayır, hakperest hanif olarak İbrahim milleti ki o hiçbir zaman müşriklerden olmadı.” (Bakara/135)

“De ki, sadakallah, o halde hakperest bir Hanif olarak İbrahim milletine tâbi olun, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı.” (Âl-i İmran/95)

“Sen milletlerine tâbi olmadıkça ne Yehud ne Nasara senden asla hoşnut olmazlar; her halde yol, Allah yolu de. Şânım hakkı için sana vahy ile gelen bu kadar ilimden sonra bilfarz onların hevalarına tâbi olacak olsan Allah’tan sana ne bir veli bulunur ne de bir nâsır.” (Bakara/120)

Kuran-ı Kerim bir Müslümanın hayat rehberi, hayat şekillendiricisi ise İlahi kitabımızın ayetlerinde geçen manadaki MİLLİYET mi doğru olandır? Yoksa İslami temellere dayanmayan Batının kendi çıkarları doğrultusunda üretmiş olduğu ve yine kendi arzlarını karşılayabilmesi için yaydığı, bunun neticesinde de dünyevi hırs ve arzularına sahip olduğu MİLLİYET kavramı mıdır doğru olan?   Bu sorunun cevabı çok mühimdir, zira ayetleri okuduktan sonra hala Batı temelli düşünce yapısına sahip olunuyorsa, kişi ayetleri inkâr etmiş oluyor demektir; ki kişi Yüce kitabın içinde bulunan bir ayeti dahi inkâr etmiş olsa dinden çıkar. Bu hususta Kuran’ın net bir şekilde söylediği ve apaçık belirttiği ayetlerinin okunup anlaşılması, kişinin asıl önemli olan ebedi saadeti için çok mühim bir husustur. Zira hiçbir Müslüman fani hayat için baki hayatı seçecek değildir. Bunun içinde araştırmak, okumak ve anlamak farz-ı kifayedir. 

“Milliyet Anlayışımız” kitabında M. Said Çekmegil Hocanın üzerinde durduğu asıl mevzu bu noktada bir önceki kitabı olan “İman Anlayışımız” ile örtüşmektedir. Çekmegil Hoca her şeyde ilk ve asıl kaynağın Kuran olduğunu, başka yerlerde cevaplar aramamamız gerektiğini vurgulamaktadır. Fakat içtimaî, amelî ve şer’î konular haricinde Batı’dan Bilim anlamında yararlanılmasını ancak İslam Milletinin her zaman önde olması gerektiğini söylemekle beraber “bir cemiyet ilim sahasında ne kadar ileri ise o nisbette İslam’a layık olmuş olur” diyerek bu konunun ne kadar önem arz etmekte olduğunu bizlere anlatmaya çalışır.

M. Said Çekmegil Hoca “İslam’a bağlı olmayanlar bile onun zengin mefhumlarını kendi aykırı manalarınca kullanmadan edemiyorlar” diyerek karşı cenahın kendi arzu ve isteklerini yerine getirmekte dahi çağa ayak uyduramayan bir kitap olarak gördükleri Kuran ile yapmaya çalıştıklarını söylemektedir. Bunun için Kuran’dan kelimeleri, önündeki arkasındaki ayetlere bakmadan cımbızlayarak, hatta kendi istekleri doğrultusunda manalandırarak Müslüman Türk “KAVMİNE” sunmaktadırlar. Çünkü biliyorlar ki en çok etki, en çok etkilendikleri yer vasıtasıyla yapılır. “Millet” kelimesi de bunun en açık örneğidir. Peki en çok etkilendiğimiz noktadan neden sürekli yaralar alıyoruz? Çünkü onu anlamak için emek sarf etmiyoruz. Bu nedenle yine dönüp dolaştığımız yer aynıdır. KURAN-I KERİMİ İYİ ANLAMAK VE HAYATIMIZA , FİKİRLERİMİZE, RUHUMUZA EN DOĞRU ŞEKİLDE TEZAHÜR ETTİRMEKTİR!

“İSLAM MİLLETİNİN” şuurlu gençleri ile yükselişine başladığı ve “tüm Anlayışlarımızın” yerli yerine oturduğu ebedi aydınlığa erişebildiğimiz hayırlı yarınlara İNŞALLAH!

Yorumlar

Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?

Yorum Yaz