Ömer Muhsin tarafından

Tarih: Temmuz - 2021                                                  

İYİ NİYET ANLAYIŞIMIZ

(Kitap birçok başlığa bölünerek müstakil yazılar ile oluşturulmuş olduğu için dikkatimi celbeden yazılar hakkında farklı zamanlarda almış olduğum notları paylaşıyorum).

İyi Niyet ve İslam’ın Anlaşılması

            “Ameller niyetlere göredir” hadis-i şerifini, yaptığımız bir fiilin sonucu çok da güzel olmadığı zamanlarda zikrederiz genelde. Sonuç iyi olmasa da benim niyetim iyiydi neticede, diye düşünürüz. Said Çekmegil ise bu bölümde niyet kavramını biraz deşiyor. Kimi zaman iyi niyet söylemi ile birçok fenalığın üstü örtülebiliyor. İyiliğin ne olduğunu bilmemek, dahası iyiliğin ne olduğunun arayışında dahi olmamak “niyetinin iyi” olduğu söylemleri ile perdelenmeye çalışılırsa bu sefahetten başka bir şey değildir.[1] Çekmegil, iyi niyet ile iyilik arasında bir irtibat kurarak kuru bir niyetçiliğin ne kadar tehlikeli olduğuna işaret etmekte. Bu hususta, iyi niyeti muhafaza ederek bir takım “hayırlı amellerde” bulunduğunu iddia eden kimselerle yaşadıklarından ve bazı okuduklarından misaller getiriyor.[2] Bu misallerin ortak noktası ortaya çıkan sonucun esasında iyi düşünüldüğünde birçok açıdan problemler barındırmasıdır. Dinler hakkında zikrettiği misal günümüzde de çok yaygın kullanımlardan birisini içermektedir: “Diğer dinlere nazaran İslam…” şeklindeki cümlelerin alt metninde İslam’ın diğer dinler (!) gibi bir din olması vardır. Halbuki diğer dinler yerine diğer muharref dinler ifadesi çok daha sahih bir kullanım olacaktır. Bu bölümün son kısmında[3] iyi niyet ile ameller arasındaki ilişkinin kuvvetini bir kez daha vurguluyor. Dengenin ancak iyi niyeti muhafaza ederken iyinin, doğrunun ve güzelin ölçüleri ile davranışlarını kontrol etmesinin gerekliliğini dile getiriyor. 

Yanlış Kuran Mealleri

            Bu bölüm oldukça hususi bir konuda yazıldığı için üzerine pek bir şey söylemek mümkün değil gibi. Bugün hala Kuran-ı Kerim meallerinde birçok çeviri problemi yaşandığını zaten biliyoruz. Ancak dikkatimi çeken husus, o zaman bu tercüme problemleri dile getirilirken bugün bu mesele zikredilmesi gereken birçok mahfilde zikredilmiyor. 

Müslümanın Kriteri (Ölçü)

            Çekmegil bu yazıda Müslümanların bir meseleye yaklaşımında hangi ilkelere dayanarak neyi turnusol kağıdı benimseyecekleri/benimsemeleri gerektiğinden bahsetmektedir. Fasık bir kimsenin okul yaptırmış olması onu iyi bir kimse kılabilir mi?[4] İyi bir vatandaş olmanın yegane yolu devletin kırmızı çizgilerine basmamak, isteklerini harfiyen yerine getirmekle mümkündür malum. Devlet nasıl ki bir hırsız için “bu adam bir hırsız, ancak ağaçlara ve çevreye çok duyarlı o nedenle bu adam esasında iyi bir vatandaş” demez ise bir Müslüman da dinin sınırlarını görmezden gelen bir kimsenin dünyalık bir husustaki iyiliğinden dolayı o kimseyi iyi/güzel göremez, görmemeli. Müslümanların ölçüleri hakkında konuşmak ise “fitne çıkarmak” olarak addediliyor çoğu zaman.[5] İnsanlar akın akın dinden çıkarken veya dinin ahkamını umarsız bir şekilde ayaklarının altına alırken fitne olmuyor da dinî ölçülerin hatırlatılması fitne oluyor. Bu tenakuzu Çekmegil elde bir metodun olmamasına bağlamakta. Müslümanın temel ölçüsünün fıkıh olması gerektiği üzerinde duruyor. Bugün artarak devam eden ölçüsüzlük, fıkhı terkederek indî referanslara başvurma, maalesef din konusundaki ciddiyetsizlikten kaynaklanmaktadır.


[1] Sayfa 26.

[2] Sayfa 27-33.

[3] Sayfa 33.

[4] Sayfa 46.

[5] Sayfa 48.

Yorumlar

Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?

Yorum Yaz