İyi Niyet Anlayışımız kitabından
Kadir Yılmaz tarafından
Tarih: Temmuz - 2021
İYİ NİYET ANLAYIŞIMIZ
Bu kitap Malatyalılara bir medihle başladığı ve ben de Malatya kökenli olduğum için ayrı bir ehemmiyeti haiz. İyi niyet, hüsnü niyet her zaman hayır mıdır? İslam vasat dinidir, ne tefrit ne ifrat bizde yoktur. Bir annenin iyi niyet (!) ile çocuğunu sabah namazına kaldırmaması hakikaten iyi niyet midir? Bu iyi niyetin ifrat edilerek bozulmuş halidir. İslamiyet tarihi iyi niyet hikayeleriyle doludur. İşte Hariciler, işte Mekke fethinde Ebi Beltea, işte dört imamın yaşadıkları malumdur. Ve esasen her biri birer masum olarak görülen niyetlerle başlamıştır. Hadis uydurmalarının birçoğu zamanın alim kisvesi altından çıkar. Haşa sanki peygamber sizin gibi akledemedi de bir ibadet daha fazla kaale alınsın veya falanca şekilde yapılsın diye o sözleri söylemedi. Eğer o sözü söylemek gerekseydi o söylerdi, benim ne haddime, diyecekleri yerde iyi niyetle(!) hadis dahi uyduruldu, hem de bizim mahalleden. İyi niyet, masumiyet, zaten Müslümanların günümüz statükosuna gelişlerindeki ana etken, tarih boyunca bize çok çektirmiştir. FETÖ de bu iyi niyetin aks eden halidir. Çekmegil Hoca yaşasaydı, görebilseydi, kesinlikle bir kısmını da bu noktaya ayırırdı.
Günümüz Müslüman gençlerinin her sene büyük bir kısmını içi boş birkaç fikir akımıyla kaybediyoruz. İzm’ler olarak adlandıracak olursak esasen insanın geçici dünya hevesatı uğruna ömrünü feda etmesini tavsiye eden düşünce veya düşüncesizlik topluluğu. Alimden zalim doğar sözü bir kaide olarak yanlış da olsa bir hakikatin emsali olduğunu gösteriyor. Maalesef günümüz eğitim dinamiklerinin özendirdiği kişilikler üç beş fikir akımına mensup olan kişiler olduğu için bu eğitim zehrini içen gençler de o örnek(!) kişiler gibi olabilmek için bu düşüncelere köle oluyorlar.
Esasen gerçek mananın yani İslam’ın içine doğan bu kişiler güneşi göremiyor, bir parıltıya aldanıyorlar. Bu yüzden hem Müslüman hem feminist kişiler veya sosyalist veya liberal bireyler bugün her tarafımızı kuşatmış durumda. Ve hem bizim hem de karşı cenaha yarandıklarını sanıyorlar işin kötü tarafı. Oysa, rezil, kepaze olmaktan başka bir şey değil. İslamiyet’in büyüklüğünü, verdiği ağırlığı kaldıramamışlar... Fakat sorun sistemde, öylesine işlemişler ki yüz yıldır ayağa kalkamamışız. İşin kötü tarafı düzeltilemeyecek kadar da çürümeye mahkum bırakılmış. Sonunda da gençleri hem zehre maruz bırakıp hem de neden zehirlendi diye ortalıkta aydın(!) geçinen hocalar var.
Genel bir perspektif ile baktığımızda ise kitapta çok kritik noktalara değinildiğini fakat bu noktalara ayrılan çözüm kısmının oldukça kısıtlı olduğunu görmek mümkün. Ayrıca her bölümün birer risale olarak yazılması ve kitaptaki genel konu bütünlüğünün yer yer terk edilmesi kitabın akıcılığını tümel olarak düşürse de, yerel bazda hoş bir etki bırakıyor.
Yorumlar
Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?