İslam’ın Gerçeği, Yeni Dünya Düzeni kitabından
Fatih Aydın tarafından
Değerlendiren: Fatih Aydın
Tarih: Mayıs – 2021
İSLAM’IN GERÇEĞİ
Said abi’nin İslam’ın Gerçeği adlı kitabı kişilere cevap olmaktan öte “İslam Gerçeği” adında, İslam’ı modern yoruma tabi tutmaya çalışan bir kitabın etrafında şekillenen düşüncelerden ibarettir. Gerek Kuran’ı gerekse Hz. Peygamber’in sünneti hümanist ve modernist bir zihnin eşliğinde yorumlamaya kalkışan bazı yazarlar yahut entelektüeller, pek tabi feci hatalara düşmekte ve İslam’ın gerçeğinden uzaklaşmaktadırlar.
Peki niçin bu insanlar böylesi bir uğraşın altına girmekte ve İslam gerçekliğinden uzaklaşmaktadırlar? Modern dünyanın doğal çıktısı olarak beliren demokrasi ve laiklik kavramları bu kişiler nezdinde vazgeçilemez bir konumdadır. Bu sebepledir ki İslam bu kavramlara giydirilmelidir. Zira Said Abinin de belirttiği gibi onlar için “demokrasi ve laiklik Kuran’a dönüşün önemli desteklerinden biri olabilir”. Öte yandan bu tür yazarların Kuran’ı modern dünyaya adapte etme çabalarının bir diğer sebebi de resmi politikalara İslami kılıf giydirme çabasıdır. Onların bu çabaları yaşadıkları hayatta kompleksli bir karaktere sahip olmaları ve ezik hissetmeleri ile birleşince de bu tür yozlaşmalar ve İslam’ın esas mahiyetinden uzaklaşmalar kaçınılmaz olmaktadır.
Said abi konuya “İslam selamdan geldiği için bizatihi gerçektir; batıldan aridir” diyerek girizgâh yapıyor. Meselenin özü de bu hikmetli sözün derinliğini kavramakla doğrudan alakalıdır. İslam batıla şamil değildir, onu dışlar ve yok eder. Temiz bünyesinde batıldan gelen bir kırıntıya dahi müsamahakar davranmaz. Fakat batılı sadece somut addetmek büyük bir hata olacaktır. “Ellerin diktiği müşahhas” putların varlığı nasıl ki İslam’ın mevcudiyetine taban tabana zıttır aynı şekilde zihnimizin derinliklerine kadar sızan mücerret putlar da batılın kaynağıdır. Putlar Lat ve Menat adlarında maddi varlıklar olduğu gibi İslam’a mugayir tekliflerle neşet eden her türlü ideoloji ve sonu -izm ile biten fikriyat yığını şeklinde de olabilir. Ve esas zorlu olan da bu tür batılla kavga etmek ve onları temizlemektir. Said abi zihinlerde yer eden ve bizi batıla sürükleyen bu tür putların yıkılması için tevhide sarılınması gerektiğini ısrarla vurgular. Aklı güzel çalıştırmayanların dünyada da çekilen cezalarını sembolize eden zihin kiri olan çeşitli putların devrilmesi ancak ve ancak İslam’ın temel gerçeği olan tevhit hakikatini idrakle mümkün olur.
Peki mücadelenin esasını neresi oluşturuyor? Yahut zihinlerimizin bu tür kirlenmelere maruz kalmasına sebep olan modern dünya nasıl bir ideolojiyi benimsiyor? Said abi kitabının Yeni Dünya Düzeni adlı bölümünde bu konuyu derinlemesine şekilde ele alıyor. Çeşitli iktibasların da yapıldığı bu kısım günümüz insanının ne denli bir vahşi anlayışla yönetilen dünya ile muhatap olduğunu gözler önüne seriyor. Tam burada Said abi Fukuyama’dan yaptığı bir alıntı ile yeni dünya düzeninin temelini liberal demokrasi ve pazar ekonomisinin genel ilkeleri ile açıklıyor ve devamında içinde bulunduğum halin tam bir mideci pragmatizmin oluşturduğu bir dünya olduğunu belirtiyor. Bu dünyada nebilerin rotasını çizdiği temiz yollara yer yok. Aksine insanı vahşileştiren ve çıkarcılığı tek gerçek haline getiren habis bir dünya var. Bu dünyada büyük hırsızlar hürmetle karşılanıyor, yargılanmıyorlar aksine yaptıkları marifet addediliyor. Bunun neticesinde her türlü mefsedet neşvünema imkanı buluyor ve başta Lutîlik olmak üzere türlü melanetler yaygınlık kazanıyor. Bu sebeple şu çok açıktır ki “Batı taşkınlıktan, Doğu ise şaşkınlıktan yolda kalmış” bir vaziyettedir.
Tüm bunların yanı sıra batının reddedilemez nitelikteki teknik gelişimi bazı Müslümanların gözünü boyamakta ve bu imani zayıflık yaşayanlarda olumsuz düşüncelere yol açmaktadır. Said abinin belirttiği gibi Müslüman kimsenin tekniğe ve bilime olan pozitif bakışı malumdur. Ancak İslam tekniği sınır tanımayan bir gelişim sahasında serbest bırakmaz. Aksine bilim ve tekniği “tüm insanlığa faydalı olabilmesi için adil bir sistemin emrine amade kılmak ister”. Burada Müslümana düşen teknolojinin bu büyüsünü tek gerçek olarak addetmemesi ve bunu bahane ederek seküler kafalılardan hayır uman bir hale düşmemesi gerekmektedir. İslam’ı bu meyanda bir terakkiye mani görmek de bir o kadar hatalı olacaktır. Ziya Paşa’nın meşhur “İslam imiş devlete pabendi terakki / Evvel yoğidi işbu rivayet yeni çıktı” beytinde dediği gibi İslam’ı bu tür gelişmelerin önünde bir set olarak değerlendirmek modern dünyada yaşanılan bir kompleksin sonucundan başka bir şey değildir. Özellikle son dönem Osmanlı aydınlarının düştüğü bu hata bugün dahi imani zayıflık yaşayan kişiler için büyük bir problem arz etmektedir.
Bu ve benzeri tahliller neticesinde Said abi özetle yeni dünya düzeni denilen ve mahiyeti maddiyatçılık ve pragmatizm ile şekillenen modern şeytani düzenin Allah’ın dininde tecessüm eden yüce nizamı yeryüzünden uzaklaştırıp gökyüzüne tahsis etme çabasından başka bir şey olmadığını belirtir.
Bu düşünceyi temellendirdikten sonra Said abi İslam’ın gerçeği başlıklı bölümde İslam’ın özü mahiyetindeki bir çok hususa işaret ediyor. Bu meyanda İslam’ın özünün halis olmak ve bidatsiz tevhidi yaşamak olduğunu belirterek İslam’ın insanların ameli taraflarına hapsedilemez genişlikte bir iman sistemi olduğunu açıklıyor. Zira Gannuşi’den yaptığı bir alıntıda açık bir şekilde görüldüğü gibi “İslam ona tabi olmak için değil, hayata komuta etmek, insanlığa önder, hak ile batıl ve hayır ile şerrin ölçüsü olmak durumundadır.
Said abi de bu cümle üzerine hemen her biri Kuran’dan ve Sünnetten temellendirilmiş hikmetli cümlelerle bu gerçeği kuvvetlendirecek örneklemeler yapmakta ve kurtuluşun ancak ve ancak bu şekilde gerçekleşeceğini belirtmektedir. Modern dünyanın atmosferine kendini kaptırmış olan hümanist düşünceye mahkum olanların zihinlerinde kurdukları İslam’ın hakiki manada dinin özü ile bir ilgisi yoktur. Aksine onlar dinin hakikatini kavramaktan uzak, hayatlarına rehber etmekten kaçınır bir şekilde kendi heva ve heveslerine ve peşi sıra gittikleri batıl ideolojilerine uyarak İslam’ı anlamaktan uzaklaşmaktadırlar.
Yorumlar
Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?