İslam’ın Gerçeği, Yeni Dünya Düzeni kitabından
Ahmet Ergin tarafından
Değerlendiren: Ahmet Ergin
Tarih: Mayıs – 2021
İSLAM’IN GERÇEĞİ
Her ne kadar müellif amacının bu olmadığını ifade etse de, İslam’ın Gerçeği başlıklı bu küçük hacimli eseri yazarken (ana amil değilse bile) tabiri caizse merhum Çekmegil için bardağı taşıran son damla; döneminde epey ses getirerek tartışmalara sebep olan İslam Gerçeği isimli kitabın 1995 yılında yayımlanması olduğunu söyleyebiliriz. O kitabı okuma imkânımız olmadığı için bu eserin İslam Gerçeği’nde yer alan düşüncelere ne derecede cevap niteliğinde olduğunu tespit etmemiz mümkün değil. Fakat Çekmegil’in eserinde genel olarak tırnak işareti içinde birçok yanlış, sapkın ve taklitçi görüşler iktibas edilip akabinde onlara cevap verildiğini görmek mümkün. Çekmegil, büyük olasılıkla İslam Gerçeği isimli dört yazarlı kitapta da serdedilen dönemin kamuoyunu da bolca meşgul eden ve İslam’ın gerçeği olduğu iddiasıyla zihinlere boca edilen safsataları herhangi bir konu başlığı altına yerleştirmeden, birbirinden bağımsız bölümler altında incelemekte ve onları teşbihte hata olmasın parça pinçik etmektedir. Ben de onun usulüyle (başlıklara ayırmadan) dikkatimi celbeden hususları burada zikretmek istiyorum.
Aşağıda yer vereceğim örneklerde Çekmegil’in ifadeleri benim için vurgulanmadan geçilmemesi gereken ifade ve terkiplerdir. Eser boyunca Çekmegil’in sekülaristlere, ‘zalim kapitalistlere’, ‘sapık sosyalizme’, hümanistlere, ‘müstağrip kafalılara’, taklitçilere vb. karşı tavizsiz, meydan okuyan, özgüvenli üslubu hem hoşuma gitmiş hem de beni düşündürmüştür. Çünkü Türkiye Müslümanları olarak bugün (bu eser telif edildikten 20-25 yıl sonra) geldiğimiz noktada sapık ideolojilere ve sapkın eşhasa karşı ne yazık ki bizim siperlerimizi çok daha geri noktalara taşımış durumda olduğumuzu bana hatırlatmıştır.
“Hakimiyetin bila kayd u şart Allah’a ait olduğunu anlama yeteneğini kaybetmemişlerce”,
“Mideci pragmatizm”,
“İlletli milletler”,
“Batı taşkınlıktan, Doğu şaşkınlıktan yolda kalmış!”,
“İnsanların, Müslüman olmayan seküler kafalıların son asırlardaki teknolojik başarılarından gözleri kamaşıp, onlardan hayır umması iman zaafından başka bir şey değildir.”,
“Yaratıcının yanında mümin ile münkir bir değildir.”,
“Zekatsız zenginlerle, hayasız turistlerle, oruçsuz bayramlarla dolmuş İslam dünyası” (bugün de aynı, hatta daha kötü),
“Haktan değil de halktan devşirilen hak tanımları, günden güne asırdan asra değişen zan ve tahminlerden ibarettir.” (Temel bir hakikatin çok vurucu ve mücmel bir beyanı),
“Batı’nın ‘aydınlanma’ dediği çağına bakınız, materyalizmin karanlıklarına girme dönemleridir. Ve yine onların karanlık saydığı Ortaçağ dönemlerine bakınız; doğusuyla batısıyla dünyanın görmüş olduğu en aziz ve en adil sistemin modelinin oluşturulduğu çağdır Ortaçağ.”
Çekmegil’in bu eserinde en çok dikkatimi çeken ve zannımca müellifin düşünce dünyasının köşetaşlarından da birisi olan ‘tenkid ibadeti’ kavramıdır. Çekmegil, İslam aleminde neredeyse silinmişçesine ortadan kaybolan, rağbet görmeyen tenkid ibadetini çağdaş Müslümanların en temel meselelerinden biri olarak görür. Genel olarak yanında ‘ibadet’ kelimesiyle görmeye alışık olmadığımız bir kelimedir tenkid. O yüzden açıkçası ilk gördüğümde afalladığımı ifade etmek isterim. Bütün eserlerinde sürekli Kuran’ı Kerim ayetlerine referans vererek ilerleyen Çekmegil’in tenkit ibadeti terkibini gördüğümde acaba benim daha önce ıskaladığım fakat aslında çok meşhur olan bir ifade ile mi karşı karşıyayım diye düşündüm. Fakat sayfalar ilerledikçe bunun Çekmegil’in kendisine ait bir ifade olduğu sonucuna vardım. Bütün ömrünü ilme ve tefekküre adayan bir ilim erbabı için belki de böyle bir ifade kullanmak mümkün olabilmektedir.
Yorumlar
Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?