İslamı Yaşamak kitabından
Nida Nur Ceylan tarafından
Değerlendiren: Nida Nur Ceylan
Tarih: Ekim – 2021
İSLAM’I YAŞAMAK
Çekmegil bu eserinde çok anlaşılır bir dil kullanmıştır. Çekmegil yine birçok eserinde olduğu gibi bu eserinde de vahyi en büyük ölçüt almıştır. Eserin kitap haline gelmesinde yurtdışında yaptığı konferansların büyük etkisi vardır. Çekmegil tebliğ görevini sadece bulunduğu bölgede anlatmakla yetinmemiş, sınırlarını oldukça genişletmiştir.
Başlığımızdan anlayacağımız gibi “İslam’ı Yaşamak” için öncelikle bilmek gerekir. Allah’ın emrettiği emir ve yasaklar çerçevesinde. Altını çizdiği önemli noktalardan birisi ise İslam’ın teorik bir din olmadığıdır. Bazen günlük yaşantımızda bile bunu savunan insanlar oluyor. Ayetlerimizin hâlâ iddia olduğunu savunan zihniyetler var. İslam’ın koyduğu emirlere bakıldığında, insanın normal hayatında, sosyal yaşamında hayatını düzene sokmaya çok önem verdiği görülür. Yabancı bilim adamları, bunları bazı makalelerinde olsun, bilimsel araştırmalarında olsun, Müslüman olmayan kesime bilim yolu ile de doğrulamıştır. Soramadan edemiyorum, bizi yaratanın indirdiği kitaba inanmayan zihniyetin, araştırıp kesin sonuçlar çıkarmış olsa da bir faninin dediğini Allah’ın sözünden önde tutması hangi akla hizmettir? Çekmegil’in eserleri bana bu soruları sordurup yeni cevaplar bulmamda destek olmuştur. Rahmet ve minnetle anıyorum sevgili yazarımızı. İslam keyfince yaşanacak bir din değildir diyor yazarımız, şimdi bakıldığında da hangi din keyfince yaşanılabilir ki. Sağlam kalan tek din İslam’dır evet ama günümüzde bakıldığında herkes Müslüman değil. Öbür peygamberlerin getirdiği dinlere inananların sayısı da hafife alınmayacak kadar çoktur. Mesela; Hıristiyanlıkta pazar günleri kilise ziyaretleri vardır. Allah bir ayetinde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a hakkıyla ittika edin…” Mümin olan kimse kendi keyfi ölçüleriyle değil Allah’ın ayetleri gereğince hayatını devam ettirmelidir. Ayette de bize bunu emrediyor. Allah keyfimizce yaşamamızı isteseydi Kur'ân-ı Kerim’i indirmezdi. Bir diğer başlığımızda ise “Müslümanlar ana kaynağına uzak düşmemekle vazifelidir” diyor. Ana kaynağımız Kur'ân-ı Kerim’dir. İslam’ı yaşayabilmek için kaynak ile iç içe olmamız gerekir.
Fikri durgunluk başlığı altında bir Müslümanın durgunluk ile yanyana telaffuz edilmesi bile oldukça yanlıştır. İslam hareketliliktir. İslam üretkenliktir. Üretmeyen Müslüman yerinde saymış ve fayda sağlayamamıştır. Görevlerimizden biri de öğretmek, yaymak, tebliğ etmektir. Şimdi bu saydıklarımla durgunluk kelimesini yan yana tutmak tezattır. Çekmegil konferansında dinimizin Doğu Dini olmadığını da vurgulamıştır. Birçok Avrupalının hâlâ öyle zannettiği bir dönemde yaşıyoruz. Hatta İslam’ın sadece Araplara geldiğini zanneden insanlar da mevcut. Bizlerin sabırla bunun böyle olmadığını, İslam’ın bütün insanlığa geldiğini anlatmamız gerekiyor. Peygamber efendimizin ümmeti olarak sabır ve şevkle görevlerimizi yapmamız gerekiyor. Bu yol uğruna yeni fikirler üreterek faydalı olmayı Allah hepimize nasip etsin inşallah…
Yorumlar
Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?