İman Anlayışımız kitabından
Ahsen Sosan tarafından
Tarih: Mart 2021
İMAN ANLAYIŞIMIZ
Günümüz dünyasında çağa yenik düşmüş ama yenilişin ne zaman ve ne şekilde olduğunu anlayamamış, duyduklarını, gördüklerini kopyalayıp yapıştıran hazırcı ve sorgulayıcılıktan yoksun Müslüman bir kitle yetişmektedir. Bu kitle geçmişten günümüze süregelen, büyüklerin öncülüğünü ettiği kalıplara bağlanmıştır. Bunları sorgusuz sualsiz doğru kabul etmiş ve neden diye hiç sormamıştır. Bu sebepledir ki yanlışı bile doğru zannetmiştir.
Oysaki Müslüman araştıran, sorgulayan ve anlayan olmalıdır. Neden içki içtiğini [içmediğini] bilmeyen bir insan dinini ne kadar temsil edebilir, dinine ne kadar hakim olabilir? Bilmelidir ki içki bütün kötülüklerin annesidir. İçki içen bir insan bilinç dışı hareket edecek ve vesvesecinin etkisiyle beraber kendine yahut topluma bir zarar verecektir. Bu yüzden Rabb’imiz içkiyi haram kılmıştır.
Sayın M. Said ÇEKMEGİL beyefendinin kaleminden dökülen “İman Anlayışımız” eserinde çoğu insanın sorgulamadan, belki de farkında olmadan sadece bulunduğu toplumda görerek ve onlara ayak uydurarak iman etmesinin yanlış olduğunu, iman taklitten kurtarılarak tahkiki imana ulaştırılması gerektiğini anlatmaktadır. Zira Müslümanın araştırmacı olması ve ne yaptığını bilerek yaşaması gerekir. Bir de fikir ve dava sahibi olmalıdır. Fikre dayalı bir iddiası olan bir insan aynı zamanda dava sahibidir. Ve bu davanın doğruluğundan emin olmak ise imandır.
Yüce Allah insana akıl bahşetmiştir ama doğru ile yanlış arasında tercih yapmayı bizlere bırakmıştır. Aklın temel işlevi düşünmektir. Bu temel fonksiyonu kullanarak imanı algılayabiliriz bunu düşünmeli ve istemeliyiz. Ancak bundan da önce kendimize bir ölçü edinmeliyiz. Alınacak en doğru miyar vahiydir. Çünkü insanoğlu arzuları ile düşüncelerini ayırt edemeyebilir. Bu sebeple miyarımız vahiy, örneğimiz peygamberimiz olmalıdır.
İslam’ın kaynaklarına yönelip onları tanımalıyız. Kişilikli bir araştırma yapmalıyız. İnce ince araştırıp öğrenmeliyiz ki öğretebilelim. Yoksa İslam’ı bilmeyen bir toplum İslam’ı sürdüremez yahut getiremez. Ve bu toplum geri zihniyetlerin elinde perişan hale gelir. Öyle ise İslam’a yönelelim, araştıralım. İnsanları İslam’a çağırırken güzel hareketler edelim, eğer anlaşılmaz ise düşmana taviz asla ve asla vermeyelim yoksa kişiliğimizi kaybederiz.
Araştırmalıyız, araştırmalıyız ki bilelim ve öğrenelim, öğrendikçe de öğretelim. Mesela Hazreti Ebu Bekir (r.a)’ in “Cehennemi ben doldurayım da oraya kimse girmesin” dediği sürekli anlatılıp durmuştur. Hiç düşünülmemiş midir cehennemi hak eden onca günahkarlar ve zalimler nereye girecekler? Allah’ın sevgili kulu Hz. Ebu Bekir cehennemliklerin kimler olduğunu bilmez mi, ya da o yüce insan yaratandan daha mı merhametli sanıyor kendini [ki] böyle bir laf etsin?
Gördüğünüz gibi asırlık ihmallerin çağdan çağa kitleler halinde yayılmasıyla İslam’dan uzak kendini bilmiş bilgisizlerin tutarsız söylemleri ile dolup taşmış hatta boğulmuş bir hal vardır. Öyleyse bizler için ahirete giden kapıyı kendimiz arayıp bulmalıyız. Araştırıp sorgulamalıyız. Körü körüne kabullerden kesinlikle uzak olmalıyız. Günümüzdeki sıkıntılar, mutsuzluklar, huzursuzluklar ve bu geçimsizlik halleri hep bilmeyişimizden, uymayışımızdan, araştırmayışımızdan kaynaklanıyor. Allah bizlere en güzel, en doğru yolları vahiyler ve peygamberler aracılığıyla bildirmiştir. Öyle ise ölçümüzü, örneğimizi iyi bilelim ve bilgimizde eksik var ise araştıralım.
Allah’ın buyruklarını kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmeye çalışan kısır beyinlilerin tuzaklarına düşmeyelim. Tembelliğimiz ve gevşekliğimiz yüzünden iman anlayışımızı kusurlu bırakmayalım. Böyle devam etmesin kardeşlerim. İmanlarımızı kontrol edip sık sık tazeleyelim. Vahy-i İlahîyi anlamaya çalışan ölçüsüz ölçüleri reddeden Müminlerden olmak dileğiyle selametle kalın.
Yorumlar
Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?