Elif Çelik tarafından

Değerlendiren: Elif Çelik

Tarih: Haziran – 2021 

“İKTİSAT ANLAYIŞIMIZ” ÜZERİNE

            İktisat Anlayışımız, Türkiye’de İslam hukukunun yürürlükten çoktan kalkmış olduğu yıllarda yazılmış; eskiden bilinir olan ama o günlerde unutulmuş veya dile getirilmemiş birçok noktaya değinen değerli ve nadir bir eser. Dinin sosyal hayattan ayrı bir mevzuymuş gibi ele alındığı yıllarda böyle bir kitabı yazmak takdire şayan bir cesaretin ve dik duruşun örneğidir. Çekmegil, İslam’ı sosyal hayattan men etmenin veya onu başka ideolojilerle kaynaştırmanın Müslümanlar için imkansızlığını gözler önüne sermiş, ve Müslüman için doğru olan iktisadi yaklaşımı açıklamıştır. Yazı içerisinde kitabın ufak bir özetini verip, sonrasında göze çarpan bazı olumlu ve olumsuz yönlerini ele almaya çalışacağım.

            Kitap üç bölümden oluşmakla beraber, onu değerli ve özel kılan asıl kısım, İslami iktisat yöntemlerinin anlatıldığı ikinci kısımdır. Onun öncesinde, materyalist ideolojilerin tarihi oluşumu incelenmiş; ve başta komünizm olmak üzere bu ideolojilerin eksik ve hatalı yönleri güçlü önermelerle çürütülmüş. Kitapta özellikle komünizm üzerine durulmasının sebebi, komünizmin o dönemdeki popülaritesinden kaynaklı. İçinde bulunulan iktisadi sorunlara komünizm, kapitalizm, faşizm ve daha niceleri gibi yeni yeni çözümler bulmaya çalışan insanların hatalı olduğunu söyleyen Çekmegil, doğru çözümün İslam’ın iktisadi emirleri olduğunu tarihten ve Kur’an’dan örneklerle açıklamaya çalışmış. İkinci ve üçüncü kısımlar İslami yöntemleri anlatmak üzerine odaklanmış, fakat kitabın genel muhtevasına uyar şekilde diğer ideolojilerle karşılaştırmalı örnekler de verilmiş.

            Özellikle İslam’da iktisat konusunda değinilmedik konu bırakmayan yazar, kendisi bu kısa metinde her ayrıntıya giremeyeceği için okuru daha ileri kaynaklara yönlendirmiş, ve bu konuların iyice incelenmesini tavsiye etmiş. Metin bir konferanstan kitap haline getirilmiş de olsa akıcılığı ve düzeni okura büyük kolaylık sağlıyor. Üstelik, bu kadar geniş bir konuda yazılmış olmasına rağmen, ne uzun açıklamalarla okuru yoruyor ne de akıllarda soru bırakıyor. Hacmine göre fazlasıyla tatmin edici; ve de okuması keyif veren, su gibi akan bir kitap. Yalnız, Çekmegil değindiği konuları net bir şekilde açıklamışsa da, yine iktisat mevzuu üzerinde değinmediği noktalar olduğu da görülmekte. Bunlar, okurun aklında sorular bırakabilir elbet.

            Çekmegil, kitabın bütününde, beden verdiği kavramların dışına çıkmayıp, bu kavramların üstüne tarihi gerçekliklerle bir bina örmüş sanki. Yaptığı “iktisad” tanımına bakalım:

“(…) her türlü harcamalarda adil olmaya ve meşru kaynaklardan elde edilen her türlü nimeti (kazancı) en kestirme ve en verimli yollardan geçirip değerlendirmeğe; icap edilen yerde kısmadan, lüzumsuz yerlerde, israfa düşmeden istihlak etmeğe ad olarak tanıyoruz.”[1]

            Burada bahsedilen “orta yolu tutturma” anlayışı zekât, cömertlik, israf, özel mülkiyet gibi konularda tekraren karşımıza çıkıyor, ve kavramı bir bütünlük içerisinde anlamamızı sağlıyor. Böylece ayrıntılara indikçe de ana fikirden sapmamış oluyoruz.

            İslam’ın diğer ideolojilerle bazı noktalarda karşılaştırmasının yapıldığından bahsetmiştik. Yazar, sanki dinleyicilerin, okuyucuların aklındaki soruları bilir gibi en can alıcı noktalara dokunmuş. Mesela sosyalizmi çok hoş gösteren eşitlik düşüncesinin, insanlar farklı farklı meslekler icra ettiği için yanlış -ve imkansız- olduğunu anlatmış; bununla birlikte İslam’daki eşitliğin “hukuk karşısında eşitlik” olarak bulunduğu belirtmiş. Yani bu eşitlik düşüncesinden yararlanıp da İslam’ı komünizmle bağdaştırmaya çalışanlara cevabını vermiş. Kapitalizmde yalnızca zenginleri daha da zenginleştirmeye yarayan serbest ekonominin, İslam’da da var olduğu bilinir. Fakat İslam’daki serbest ekonominin belli başlı emirlerle sınırlarının nasıl çizildiği gösterilmiş; ve bu sınırlar sayesinde Müslüman bir toplumda ne aşırı zenginliğin ne de aşırı fakirliğin bulunmayacağı açıklanmış. Bu sayede kapitalizmin de İslam’la bağdaşmayacağı, İslam tarihinden örneklerle, ayetlerle ve hadislerle açıklanmış.

            Zannedersem kitabı en çarpıcı yapan özelliklerinden biri de daima kullandığı alıntılardır. Çoğunlukla Kur’an’dan olmakla beraber, hadisler, sahabelerden rivayetler; Seyyid Kutub, İbn Haldun gibi hatırı sayılır İslam alimlerinin kitaplarından alıntılar kitapta öne sürülen fikirlerin güvenilirliğini doğrular niteliktedir. Böylece bir Müslüman bu kitabı okuduğunda, Kur’an çerçevesinde sunulan bu iktisat anlayışına karşı çıkma ihtimali yok gibidir. Çekmegil’in dediği gibi, “Bu bâbdan meselelere materyalistler gibi değil de, Müslümanım diyenler Müslümanca bakmalıdırlar.”[2] Böylece dini sosyal hayattan ayıran laiklik anlayışının İslam’a tersliği kitabın daha ilk başlarında belirtilmiş, cevap aranan tüm sosyal meselelerin İslam tarafından zaten açıklanmış olduğu söylenmiştir.

            Gelelim Müslüman olmayanlara… Çekmegil, dünya görüşü farklı olanların birtakım “esaslar” üzerinde ihtilafa düşmesini doğal karşılamasına rağmen[3], bu farklı dünya görüşlerinden olanları küçümsemekte hiç çekinmemiş. Halbuki ideolojileri çürütmek başka şeydir, insanları küçümsemek başka şey… Bazı tezleri çürütürken bizi kendine hayran bırakan yazar, bazı söylemleriyle de mantıklı bir tartışma çerçevesinin dışına çıkar. Birçok kez hakaretle andığı materyalistlerin, hatta bütün gayrimüslimlerinden hiçbirinin Müslümanlarla yapacağı bir münakaşayı kazanamayacağını söyler yazar. Halbuki okumalar tek taraflı yapılmazsa, ve karşıt görüşler yalnızca yanlışlığını kanıtlamak için incelenmezse görülür ki materyalist ideolojilerin de dine karşı hatırı sayılır derecede kuvvetli argümanları vardır. Ancak bu görüşleri en baştan hastalıklı olarak niteleyen yazar, elbette onların argümanlarını ciddiye almamış.

            Kitabı okurken can sıkıcı olabilecek bir ikinci unsur ise bazı ifadelerdeki kesinliktir. Birçok yerde “tarihte sadece Müslüman toplumlar bunu başarabilmişlerdir” gibisinden ifadeler kullanılması, yazarın bütün dünya tarihini en ince ayrıntısına kadar bildiği izlenimi uyandırmakta olmakla beraber, böyle bir şeyin bir insan ömrüne sığması mümkün değildir. Özellikle o dönemlerde, ve günümüzde de, popüler olan tarih Avrupa merkezli yazıldığı için diğer medeniyetler hakkında yeterli bilgiye ulaşmak onların dillerini öğrenmedikçe zor olur. Çekmegil İslam tarihinden çokça örnek vermiş, Batı tarihinden de bahsetmiş fakat dünyanın tarihi bu iki medeniyetten ibaret değil elbette. Kitapta Çin medeniyetine, İran medeniyetine vb. şöyle bir değinilmiş olması, İslam medeniyetini en üstün diye nitelerken, diğer koskoca medeniyetlerin hesaba katıldığını göstermez. Bu sebepten Çekmegil’in İslam iktisadı hakkında anlattıkları hayran bırakıcı olmakla beraber, vardığı bazı kesin sonuçlar okuyucuyu şüphede bırakabilir.

            Son olarak da, kitapta ferdin görevlerine ağırlık verilişi dikkatimi çekti. İslam’da iktisada dair emirler ve kurallar daha çok ferdi yönden ele alınmış, cemiyete hafifçe değinilmişse de, bu iktisadi düzenin kurumlar tarafından nasıl yürürlüğe sokulacağından pek bahsedilmemiş. Özellikle yazdıklarının ütopik olmadığına dair bir başlık açmasına rağmen, onların ütopikliğini giderecek pratik yöntemlerden bahsetmemiş. Yani ciddi bir ekonomi programı ortaya koymamıştır. Kitabını 1960’lı yıllarda yazan Çekmegil, uzak İslam tarihinden verdiği örneklerin modern dünyada uygulanışına dair bir öneri sunabilseydi çok daha doyurucu bir eser ortaya çıkardı. Kitapta yer alan iktisat anlayışı yalnızca bireysel bir reçete olarak kullanılacak nitelikte. Hoş, zaten Müslüman olmayan bir ülkede bu kuralların devlet eliyle uygulanacağı yoktur. İktisat Anlayışımız da Türkiye’de, özellikle Türkiye’nin içinde bulunduğu maddi çıkmaza odaklanarak yazılmış bir kitap olmasına rağmen, en başta Türkiye’nin İslam ülkesi olmadığı gözden kaçırılmıştır.

            En nihayetinde, mühim olan kitabın okuyucuya katkıda bulunmasıdır ve İktisat Anlayışımız bunu fazlasıyla yapıyor. Bu kitabı okumanın birçok yolu olabilir; İslam iktisadını öğrenmek için, İslam iktisadını uygulamak için veya materyalist ideolojilerin eksik yanlarını görmek için okunabilir. Her türlü de faydalı, verimli ve keyifli bir okuma olur.

 

[1] sf. 61

[2] sf. 21

[3] sf. 37

 

Yorumlar

Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?

Yorum Yaz