Büşra Karaca tarafından

Değerlendiren: Büşra Karaca

Tarih: Haziran – 2021 

İKTİSAT ANLAYIŞIMIZ

Kitap Sayın Çekmegil tarafından 1960 yıllarında kaleme alınmış ve o zamanın en büyük sorunlarından biri olan soğuk savaş zamanındaki ideolojiler kitabın birinci bölümünde ele alınmıştır. İktisat anlayışımız kitabının ikinci bölümünde ise İslam’da İktisat anlayışımız konularına değinilmiştir. Üçüncü bölüm ve aynı zamanda son bölümde de günümüzün sözde hümanistlerinin ağızlarına doladıkları ve kendilerinin kesinlikle karşı olduklarını iddia ettikleri, kendilerine tarafları da bu şekilde çekmeye çalıştıkları “Köle” sisteminin İslam’da yeri anlatılmıştır.

İlk olarak Sayın Çekmegil, birinci bölüme başlamadan önce “Mücadeleye Atılmayan Müslümanları ilgilendirmeyebilir” diyerek ikinci bölümü okuyabileceklerini ifade etmiştir. Fakat benim buradaki görüşüm eğer gerçekten bu konular hayatımızın her köşesine sirayet ediyorsa ve biz bu izm’lerin yaratmış olduğu etkilere maruz kalıyorsak ve bu nedenle de dinimiz konusunda yanlışlara düşüyorsak her ferdin bu izm’lerin ne olduğunu öğrenmesi gerekmektedir. Hem bu izm fikirlerine kapılmamak hem de asıl doğruyu daha iyi kavrayabilmek ve de savunduğumuz ve inandığımız İslam’ın iktisattaki duruşunu anlayıp bahsi geçtiği vakitlerde açıklayıcı ve akla uygun bir şekilde anlatabilmek için gerekli olduğunu düşünmekteyim.

Kapitalizm, liberalizm, sosyalizm, komünizm… Ve nice ‘izm’ insanların bu geçici hayattaki yaşamlarında ulaşmaya çalıştıkları belirli amaçlar uğruna oluşturulmuş düşünce sistemleridir. Fakat hedefledikleri çıkarlar ikiye ayrılmaktadır. Bu düşünce sistemlerinin bazıları bireysel çıkara bazıları da toplumsal çıkara hizmet eder (Toplumsal çıkar hedeflense bile her düşünce bence bireysel çıkar noktasından ileri gidememiş ve Sayın Çekmegil’in de ifade ettiği gibi modern kölelik sistemleri oluşturulmuştur.) İktisat Anlayışımız Kitabının bence en güzel tarafı bireysellik ve toplumsallık konularına değinmesi ve bu noktada açıklamalar sunmasıdır. Yukarıda saydığımız ideolojileri kitabında anlatırken bunların teorikte ne hedeflediği ve pratikte neye dönüştüğüne değinmiştir Sayın Çekmegil. Ve ortaya çıkan farkları bizlerle paylaşmıştır. İşte Tam da bu noktada İslam’ın tamamlayıcılığını ileri sayfalarında gerek ayetlerle gerek hadisler ve rivayetlerle anlatarak kanıtlar sunmuş ve şüphe vesveselerinin ortaya çıkmasını önlemiş dahası en güzel şekilde İslam’da İktisat anlayışımızın nasıl olması gerektiğini açıklamıştır. “Nasıl olması gerektiği” şeklinde bir ifadede bulundum çünkü İktisat meseleleri aslında insanın en nefsani arzularına kapıldığı konulardan biridir ve bu konu hayatımızın şeklini vermektedir. Zaten Kur’an-ı Kerim’i iyi kavramış bir insanın hayatı Yüce Kitap tarafından şekilleneceği ve bu kitabımızın da hayatın her alanına hitap etmesi ile ortada bir sorun kalmayacaktır. Ancak yine ortada oluşmuş bir problem vardır (Ki zaten Sayın Çekmegil’in geçmiş aylarda okuduğum kitaplarını da yazma amacı, ortada bulunan bir sorunu ele alıp onları çözüme kavuşturmak için bizim İslam anlayışlarımızı Kur’an-ı Kerim’i ışığında onarmaktır.) Bu problem ise bizlerin Vahyi verileri iyi kavramamızdan kaynaklanmaktadır. Her değerlendirme yazımda aynı kitabı referans göstermekteyim fakat sorunların temel noktasını eğer iyi anlar ve orayı düzeltmek için bir girişimde bulunursak diğer sorunlarda kendiliğinden düzeleceğine inanmaktayım. “İman Anlayışımız” ile Allah’ın kanunlarını anlama ve iman etme. İşte bence tüm sorunların temeli burada yatmaktadır. Bizler eğer İslam anayasası olan Kur’an-ı Kerim’i bilmez, anlamaz ve iman etmezsek ileride de materyalistlerin peydahlayacakları daha pek çok ideolojilerin yaratacağı hasarları iyileştirmek için çözüm yolları aramaya çalışacağız.

“İslam insanı ne ruhtan ibaret görür ne de maddeden; Onun ruhu ancak bedeni ile beraber olduğu zaman yaratanına muhabbet olmaya yükselir. Ve bu yükseliş onu şerefli sorumluluklarla mükellef kılar. Yoksa mücerret ruhun insan olma haysiyetini taşıyan herhangi bir mükellefiyeti yoktur. Ve yine ruhsuz bir maddenin leş kadar bir değeri vardır. Demek ki İslam insanı bütün cephesiyle tanır ve ona göre cevaplandırır. İnsan bazı geri zekâlıların kısır zihniyetlerle izaha kalkıştıkları gibi, sadece mideden ibaret değildir. Onda haz ve elemlerin kaynağı bilinen kalp; hayrı şerden, iyiyi kötüden, doğruyu eğriden ayırt eden ideolojiyi seçme istidadında olan bir akıl ve ebedi olma arzusunun geliştirdiği bünyevi türeme iştahı vardır.”

Şu an biz gençlerin yaşamış olduğu zamanda yaratanı yok sayan Komünist düşünce sistemi artık geçmişteki etkisini yitirmiş dünya batı bloğunun ideolojisine mâhkum olmuştur. Bireyselliği tek çıkar olarak gören, modern köleleri yığın haline getiren kapitalist sistem, dünya üzerindeki ziynetin birkaç kişinin eline geçmesini sağlamıştır. Zenginin daha da zenginleştiği fakirin daha da fakirleştiği sınıflar arası uçurumların dağları da aştığı vakitteyiz. Teknolojik gelişmelerin ve sağlık sistemindeki ilerlemelerin çok olduğu vakitte psikolojik olarak insanlar çökmeye başlamışlardır. Sadece bu dünya için yaşayan ama yaşadığı zamanda da insan gibi yaşama hakkına sahip olamayan gayrimüslimler büyük bir buhran içinde bulmaktadırlar kendilerini. Bu dünyanın geçici olduğunu asıl saadetin ebediyet diyarı olan ahirette olduğunu bizlere müjdeleyen, yaşanılan bir sorunun imtihan olduğunu bilen ve Allah’a el açıp dua etme imkânı olan, düştüğünde sarılacağı bir yaradanı olan biz Müslümanların Şükür ve zikirleri bol olsun inşallah.

İktisat Anlayışımız kitabı benim için İslam’ın ne güzel bir din olduğunu ve bu din karşısında yaratılan fikir sistemlerinin ne kadar aciz kaldığını bir kez daha kanıtlamış, tek kurtuluşun İslam olduğunu tekrar ve tekrar yinelemiştir.

Müslüman olma ile bizi şereflendiren Rabbimize binlerce kez hamd ve senalar olsun. Bizleri yolundan saptırmasın ve ebedi saadetimizi tehlikeye atmaktan bizleri korusun. (AMİN).

SELAMUN ALEYKÜM…

Yorumlar

Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?

Yorum Yaz