Aşağı yukarı kırk yıl kadar önceydi... Ben, İmam-Hatip okulu ikinci sınıftaydım... Öğret­menlerimiz, bizleri camilere gönderiyor, alıştırmak için vaaz yaptırıyorlardı...

0 gün Malatya'nın ilk ve tek İslâmi kitaplar sa­tan Sönmez Kitabevi'ne gittim. Yalman hadisesi mağdurlarından Merhum Hüseyin Yabacı’dan vaaz veya hutbe kitabı sordum, önüme birkaç ki­tap bıraktı. Orada kitaplarla meşgul olan bir adam yanıma yaklaştı.

Benim İmam-Hatip'te okuduğumu ve hazır ko­nuşma kitabı aradığımı, kulak misafiri olup öğ­renmişti...

Müdahale etti:

"Alma bu kitapları... Konuşmayı sen kendin hazırla" dedi.

Ben, öyle konuşma hazırlayacak durumda de­ğildim. Hazır konuşmayı bile kâğıttan okumayı zor becerebilirdim... Bunu anlatmaya çalıştım... 0, ısrarla:

"Bırak ezberciliği. Kendin araştır, düşün, ha­zırla" diyordu...

Aldırmadı kitabı. Ne çok kızdım içimden. Eve gelince, birkaç defa bir şeyler hazırladım, ama beğen meyip yırttım... Sonunda yazdıklarım ho­şuma gitti. Hitabet dersinde yazdıklarımı oku­dum. Hoca:

"Sen mi hazırladın?" dedi.

"Evet" dedim.

İçimden hoca simdi bana kızacak ve azarlaya­cak diye düşündüm.

Öyle olmadı. Çok beğendiğini söyledi. Hazır konuşma yerine kendimizin hazırlamasının daha iyi olacağını söyledi. Ve Said Abi'nin sözlerine benzer ifadeler kullandı...

İşte bu olay beni okumaya, araştırmaya ve dü­şünmeye sevk etmişti... İtiraf edeyim ki, ne oku­dum, araştırdım, konuştum ve yazdımsa o gün­den sonra başladı...

(0 günlerde çıkan ve Türkiye'nin diyebilirim tek İslâmi dergisi olan "Oku" mecmuasında daha o küçük yaşlarda iken sık sık hikayelerim yayın­lanmaya başlamıştı...)

İsmini çok duyardım, ama Said Abeyle ilk kar­şılaşmamız böyle olmuştu.

Daha sonra babamın asker arkadaşı olduğunu öğrendim. Bu yüzden bana hep "yeğenim" derdi.

Emeksiz semtinde bulunan küçük mütevazi terzi dükkânında "Fikir Sohbetleri" yapılırdı. Haftayı iple çeker, kaçırmamaya çalışırdım. Okul Müdürümüz ve babam oraya gitmemi istemiyor­lardı. "Sen önce oku, ekmeğini kazan" diyorlar­dı... Hani öğrenciler çeşitli bahaneler bulup bazen derslerden kaçarlar ya; bende bahane bulup kaçarak Said Abi'nin derslerine koşuyordum...

Okudukça, yazdığı bir başka kitabını bana he­diye ediyordu. Böylece okumadığım kitabı kal­madı. Hatta bazı kitaplarını ikinci, üçüncü defa okudum... Bütün MalatyalIlar (ve Türkiye'de bir­çok insan) gibi ben de Said Abi'ye cok sey borçluyum...

Annem, babam ve okulum genelde bana belirli şeyleri ezberletmekle yetiniyordu. Tabir yerindeyse, belki balık veriyorlardı. Ama Çekmegil Abi, balık tutmasını öğretti bize...

Eğitimde hep lafı edilen, ama fazla uygulanmayan bir metot var: Öğrencilere bazı bilgiler ezberletmek yerine, onlara rehberlik araştırma ve düşünmelerine yardımcı olarak, doğruyu kendilerinin bulmalarını sağlamak... İşte Sa­id Abi bunu yapıyordu. Onun için son zamanlar­da sözü çok edilen bu metoda ben hep "Eğitim­de Çekmegil Metodu" diyorum.

Güreş hocaları, oyunları ve karşı oyunları pek anlatmazlar, öğrencilerini eze eze, canlarını acıta acıta bizzat uygulayarak, düşündürerek öğretirler... Said Abi de öğreteceğini hemen söylemezdi, önce hatayı tespit eder. Muhatabı­nın denediği diğer yanlışların da önünü tıkar. Nihayet doğruyu ona buldurur ve söyletirdi.

Her ne kadar bazılarınca o iyi bir şair, iyi bir yazar, iyi bir konuşmacı veya eğitici idiyse de; bence onun asıl güzelliği, çok iyi bir okuyucu ol­ması ve öğrendiği gerçekleri çok iyi bir yaşayan insan olmasıydı...

Vahyin sevdalısıydı o. Kınayıcılara aldırma­dan, her zaman ve zeminde, her ortamda bildiği doğruları söylemekten ve savunmaktan asla çe­kinmezdi...

Çekmegil de candı. 0 da tattı ölümü...

Kitaplarıyla, düşünceleriyle yaşayacak bundan böyle aramızda.

Hemen her konuda yazdığı; bir tespihin tane­leri sayısınca kitap bıraktı...

İnanıyorum; onu görmeyen daha nice kuşak­lar, ona talebe olacaklar...

Bizim inancımızda ölüm yok oluş değil; yeni bir hayatın kapısıdır kabir...

Rabb'imizin hoşnutluğuna mazhar olarak cen­nette nebilere, sıddıklara, şehitlere ve salihlere arkadaş olmasını/olmamızı temenni ediyorum...

Onlar ne kadar güzel arkadaşlar!..

ADİL AKKOYUNLU


Said Çekmegil Adil Akkoyunlu

Yorumlar

 Yazıma yer verdiğiniz ve bu vesile ile o güzel insanı tekrar hatırlamamıza vesile olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Allah'ın emanetinde olunuz. Selamlarımı yolluyorum. Adil Akkoyunlu

Yorum Yaz


Okuyan Dinle