Anadolu’nun çok sevilen, mütevazı, mütefekkir insanları vardır. Hak yolunda, insanımızı tenvir ederler. Anadolu’nun, asırların eskitemediği tozlu sokaklarında yürürken, ayak izlerini görürsünüz. Onlar, İslâm-Türk kültür ve medeniyetinin nakkaşları, genç nesillerin gönüllü öğretmenleridir. Hepsinin de mütevazı işleri, meslekleri vardır. Emeklerini taştan çıkarır, kimseye el açmazlar; herkese yardım ederler.

***

Said Ağabey’in vefat haberini okuyunca içim sızladı; gözyaşlarımı tutamadım. Çocukluğumu ve ilk gençlik yıllarımı geçirdiğim Malatya’daki yaşadıklarım, bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.

M.Said Çekmegil, işte Anadolu’nun o iman ve ahlâk alperenlerinden birisiydi. Şu farkla ki, tenviratı (aydınlatması), ömrünün tamamına yakın kısmını geçirdiği Malatya ile sınırlı kalmamış, bütün Türkiye O’nun fikirlerinden ve çalışmalarından istifade etmiştir.



Said Ağabey, terziydi. Malatya’nın Dörtyol semtindeki dükkânında mesleğini icra ederek maişetini kazanırdı. Gençlik yıllarındaki ilk eseri olan “Münevver Anlayışımız”ı, daha dün okumuş gibi hatırlıyorum. Son derece velûd idi; bir çok fikir ve edebiyat eserini kaleme aldı. “İnsanın Yolu İslam”, “Milliyet Anlayışımız”, “Ahlâk Anlayışımız”, “Diyalektik”, “İyi Niyet”, “Bir Nur Doğacak”, “Ruhta İnkılâp”, “İbadet Anlayışımız” gibi fikrî eserleri; “Limon Ağacım”, “Aramızdaki Fark” isimli şiir kitapları ve “Müstesna” adlı şiir-nesir karışımı eseri 37 ciltlik külliyâtından ilk hatırlayabildiklerim.


Said Ağabey, idealistti. Hayatı boyunca paraya, pula değer vermedi; zorbalığa baş eğmedi. O bir dâvâ adamıydı. İslâm mefkûresi ve tefekkürüyle yuğrulmuş, ârif ve fâzıl bir gönül adamıydı. Fazla diploması yoktu ama “benim” diyen değme felsefe profesörlerine taş çıkarırdı.

“Karaoğlan”lı yıllarında Malatya’yı ziyaret eden Ecevit, tavsiye üzerine Said Ağabey’in dükkânına geliyor. Uzunca bir sohbet ettikten sonra çok etkilenen Ecevit, yayındakilere “Böyle insanlarla teması kesmemek lâzım” diyor. Yurtiçi gezisine devam ederken Ecevit birkaç yerde “Ortanın Solu, Muhammed’in Yolu” diye slogan atıyor. Daha sonra bir yerlerden ikaz edilmiş olacak ki, bu sloganı devam ettirmiyor.

***

M. Said Çekmegil’in, merhum Üstâd Necip Fâzıl ile uzun bir beraberliği olmuştu. Büyük Doğu’nun kurucularındandı. Necip Fâzıl ve arkadaşları kurucu heyeti tamamlayamayınca akıllarına ilk olarak Said Çekmegil gelmiş ve İstanbul’un dışına, Malatya’ya kadar uzanmışlar. O’nun irtihali ile Büyük Doğu’nun son çınarı da Hakk’a yürümüş oldu.

***

Çocukluk yıllarımda Malatya o kadar güzeldi ki... Malatya şimdi de güzel ama o zaman bir başka güzeldi. Niyazi Mısrî ve Battal Gazi başta olmak üzere nice evliyâlar yetiştiren bu şipşirin beldemiz yemyeşildi. Şehrin içi ve çevresi bağlarla bahçelerle doluydu. Arkadaşlarla gezer, oynar, camiye, hocaya gider günümüzü gün ederdik. Sıkça uğradığımız yerlerden biri de Said Ağabey’in terzi dükkânıydı. Bir hayr-ül halef olarak yetiştirdiği Selâmi Çekmegil, çocukluk arkadaşımdı.

O zaman, Türkiye’de ilk olarak bir öğretim kurumunda, Malatya Lisesi’nde mescit açmıştık. Merhum Mehmet Akif’în kurduğu Sebilürreşad Dergisi’nde Selâmi ile birlikte başlarımızda takkelerimiz duâ ederken resmimiz yayınlanmıştı. Said Ağabey, namaza yeni başlayan gençlere bir takım kitap hediye ediyordu. Rahmetli babam (Kâmil Güzel) da bizi destekliyordu. Bir müddet sonra mescide sığmamaya başlamıştık. Derken, o zaman Akşam Gazetesi'nin başyazarı olan Çetin Altan, “Lâiklik elden gidiyor” nevinden, o bildiğiniz yazılardan birini yazdı. Bizim mâsum mescidimiz “irtica yuvası” olarak ilân edildi ve kapatıldı. Okulun en başarılı öğrencileri olduğumuzdan mıdır, nedir bilmiyorum; bizi okuldan atamadılar.

O üzüntülü günlerimizde Said Ağabey, başımı okşayıp beni teselli ederek kitap hediye etmişti.

***

Aradan yıllar geçti. Ayaş Cezaevi’nde çile doldururken, Said Ağabey karlı bir kış günü bastonuna dayanarak hasta hâliyle beni ziyarete geldi. Dünyalar benim olmuştu. O kadar sevinmiştim ki...

***

Artık O’nu kaybettik... Tefekkürle, mefküreyle, heyecanla, hizmet ve sevgiyle dolu hayâtı nihayete erdi. O’nun fikirlerini ve yazı hayatını artık çok yetiştirdiği oğlu Selâmi Çekmegil devam ettirecek.

Bizim nesillerin iman ve ahlâk rehberliğinde O’nun çok büyük hakkı vardır.

Hakkını helâl et Said Ağabey!...

Allah rahmet eylesin. Ruhun şâd olsun. Mekânın cennet olsun...

Dilimde O’nun bir dörtlüğü var;

“Asya, Avrupa’ya mağlup olalı İstanbul’da

İmamlar siyah cübbeli, Eyüp Sultan’da mum yanar

Cânım İstanbul Bizans’a özenmiş

Yüreğim ona yanar.”



Hasan Celâl GÜZEL – Dünden Bugüne Tercüman


Said Ağabey'e Mersiye Hasan Celâl GÜZEL

Yorumlar

Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?

Yorum Yaz


Okuyan Dinle