Terzi dükkânından tevhide...


"Hayat ebedi hayatı muştuluyorsa, ne güzel.

Hayat da memat da insanoğlunun keyfine bırakılmamıştır. Hayata başlamak da sona erdirmek de insanın keyfiyetinde olmamıştır. Bu gerçeği idrak edenler, hayatı da mematı da fikhedip anlayabilirler.

İnsanoğluna ancak hayatın izzetlisini veya zilletlisini seçme yetkisi vermiştir. İzzetlisi övülmüş, zilletlisi yerişmiştir."

(M.Said Çekmegil)

MEHMET ÇAĞAN AZİZOĞLU

Böyle diyor Bilge Terzi! Salifuzzikr iktibasta dikkatleri hemen şu mefhumlar celb ediyor: hayat, idrak, keyfiyet, fıkıh, izzet, zillet, seçme yetkisi. Bu kavramlar dahi Bilge Terzi'nin lisanına dair bize karine vermeye yetiyor hatta yetmiyor, hayatından da hulâsa olarak bizleri haberdar ediyor.

Mehmet Said Çekmegil, ömrünün sonuna kadar hayatın da gayesi olan bu seçme yetkisini kullanmış ve iradenin önünde bir rezervuar duvarı gibi yükselen gelenekle/tutumla mücadele etmiş bir mütefekkirimizdir. Bilcümle telifi şahidimiz.

Bilge Terzi'nin hürriyet ve izzet mücahedesini, bana göre kendisi de bir Bilge İplikçi olan Metin Önal Mengüşoğlu nevi şahsına münhasır üslubuyla "Bilge Terzi M. Said Çekmegil" adlı son kitabında birinci ağızdan anlatıyor.

Birgün okulumuzda bir münazara düzenlendi. Edebiyat derslerinde divan şiirini eksiksiz okuyan biriydim. Beni münazara ekibine seçtiler. Benim ekibim yenildi. Lakin tüm konuşmacılar arasında ben en iyi konuşmacı seçildim. M. Said Çekmegil, meğer orada, dinleyiciler arasında imiş. Beni dinlemiş, dikkatini çekmişim, tanışmak istemiş. O gün mümkün olmadı. Ama günlerden bir gün koltuğumun altında o dönemin Tercüman gazetesi ile sokakta dolaşırken, biz terzi dükkanının içinden cama vuruldu...

Metin Önal Mengüşoğlu ertesi gün akşam, Malatya Fikir Kulübü'ndeki sohbete katılacaktır.

Koşarak gittim. Ve bir Çarşamba akşamı hayatımın ivmesini ve istikametini değiştirecek yahut oluşturacak bir davanın neferi olmaya ilk adımı o gece atmış bulundum.

Bilgeliğin sırları...
Bilge Terzi terkibinin sıfatı üzerinde durmak bizi kitaba ve tabii M. Said Çekmegil'e biraz daha yaklaştıracak. Öyle ya Bilgin değil de Bilge...

Bilgin kimdir? Hafızası sistemli, ansiklopedik bilgilerle dolu malumatfuruş insandır. Üzerinde envaiçeşit ağacın tohumuyla gezen fakat o tohumlardan birini olsun kalbin toprağına ekemeyen serkeş bağbandır. Bunlar, paltolarını ayakkaplarını giyip evde oturanlardır. Yaranızı gösterin; size yüzler eczadan haber verirler ama bir melhem olsun çalamazlar. Bilge?

Salt bilgilenmek için bilgilenmek, sürekli lüzumlu lüzumsuz bilgi depolamak, bilgiçlik taslamak ona göre değildi. Bilgilenmek elbette gerekliydi. Lakin edinilen bilgilerle bilinçlenmek, bilgileri hayati fonksiyonlarıyla yaşanır kılmak, asıl tercih edilmesi gereken davranış biçimiydi. Sindirilmemiş bilgilerin kişinin sırtında bir yük olduğunu söylerdi. Bütün bilgilerin de öznel bir muhakeme ve müfekkire süzgecinden geçmesinden yanaydı. Tıpkı eskilerin "Müftü fetvayı verse de sen yine kalbine sor." ihtarına uyarak.

Okuyucunun, kapısını çalan bilgiyi ortada yetim bırakmaması, sahiplenmesidir bu; bilgiyi vicdanla karşılaması, işin esprisini kazanmağa kayret etmesidir. Peki bu nasıl kazanılacak? Doğru düşünmenin metodunu öğrenmekle.

Malatya Fikir Kulübü...
İşbu fikir kulününün müdavimleri orada düşünmeyi ve konuşmayı öğreniyorlardı. Kulübün gayesi de buydu zaten.

Metin Önal Mengüşoğlu, Malatya Fikir Kulübü'nün başlangıcını kısaca aktardıktan sonra mezkur kulübün prensipleri ve toplantı adabı hakkında da okuyucuya bilgiler sunmakta. Önce prensipler:

...Fikir işletmesini başaramayan/beceremeyenlerin ilme ulaşmaları muhaldi. Öyleyse ilkin entellektüel zihin sahibi olmalıydık. Doğru düşünmenin metotları öğrenilmeliydi. Prensiplere sadık kalma hasleti edinilmeliydi. Konuşma ve düşünme yetisi geliştirilmeliydi. Beğenmediği düşünceleri dinleme sabrı ve tahammülü kolaylaştırılmalıydı. Makul tenkid kabiliyeti ve ikazlarla en hayırlı yolu seçebilme feraseti sağlanmalıydı. Haklı tenkidleri kabul ahlakına ve teşekkür adabına da uyulmalıydı. Bir zihin disiplini yaratılarak diyalektiğe kabiliyetli olanlar seçilmeliydi. Zaruri olmayan hususlarda hemen bir neticeye varmak aceleciliğinden korunarak araştırma şevki kamçılanmalıydı. İşte bu prensipler Fikir Kulübünün Gaye ve Maksat maddeleri.

Ya Kulübün işleyişi? Metin Önal Mengüşoğlu, Fikir Kulübü'ndeki düşünme metodunun ilhamını, tarihte rey ekolü olarak bilinen Ebu Hanife'den aldığını naklediyor. Rivayete göre Ebu Hanife, kendisine getirilen bir problemi önce öğrencileriyle tartışırmış. Tek tek öğrencilerinden her birinin kanaatini dinler, arkasından da kendi kanaatini söylermiş. Çeşitli kanaatlerin temerküzünden en doğru yargıya ulaşmaya çalışırmış.

Malatya Fikir Kulübü'nün bir model olması umuduyla bu konuda daha ayrıntılı bilgiyi okura bırakıyoruz.

Bilginin Sıhhati ve La tefekkür...
Metin Önal Mengüşoğlu kitapta M. Said Çekmegil'in toplumun temel problemini değerlendirişini ve önerdiği reçeteyi de okuyucuya temel espriyi kazandıracak bir tarzda işlemektedir.

Çekmegil'e göre diyanetleri tecdide muhtaç kitlelerin temel problemlerinden biri düşünmemektir. Onlar Allah'ın kendilerine hediye ettiği en güzel ve en önemli meleke olan aklı kutusundan hiç çıkartmamaktalar ve ambalajı bozulmamış bir vaziyette Allah'a iade edecekleri günü beklemektedirler. İkincisini ise müelliften dinleyelim:

İkinci problem ise bilginin sıhhati problemidir. Müslümanların elleirndeki bilgi akışı kültürden gelmektedir. Kültür ise kaynağın zaman içinde beşeri zaaflarda da yüklenerek kısmen artmasından veya eksilmesinden oluşmaktadır. Ana kaynağa refere edilerek ciddi bir ayıklamaya ihtiyaç vardır.

Tefekkürü önemli kılan neydi? Çekmegil'e göre İslam içtimai bir vakıa, iman ise ferdi bir hadise idi.
İslam toplumuna mebsubiyet kimliği taşımak tahkiki bir iman için yeterli değildi. Çünki iman bir tefekkür/ tezekkür eylemiydi.

Sonuç itibariyle ortaya İslam âlemindeki ciddi tefekkür/tezekkür noksanlığı çıkıyordu.

Öyle ki bir çok çevre iman hadisesini bir tefekkür, teakkul, tezekkür fiili olarak bile algılamıyordu. İman onlara göre dogmatik bir eylem anlamı taşıyordu sanki. Hiç düşünmeden adeta gözü kapalı kabullenmek şeklinde uygulanıyordu.

Okuyucu kitabı tahsil ederken, dinamin bir yaşama şahid olmanın coşkusunu duyacak kalbinde. Faal bir aklın manevralarıyla sürekli silkinecek ve kitabın her bölümündeki tefekkür faaliyetine kendisi de iştikak edecektir.

Peki ya sizin kanaatiniz?..

Eylül 2009


Bilge Terzi'den esvap giyinmek Mehmet Çağan Azizoğlu - Olay

Yorumlar

Daha önce yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazmak ister misiniz?

Yorum Yaz


Okuyan Dinle